bugün trafikte etrafımdaki arabalara şöyle bir baktım:
önde mercedes, sağda audi, solda volvo, arkada opel
sonra önüme baktım
saat göstergesi içine çökmüş,kaloriferi sürekli soğuk hava üfleyen,sık sık hararet yapan, çürümekten kaportasında delikler oluşmuş 15 yaşında bir unoya biniyorum.
Zaten trafik kilit olmuş, oturdum düşündüm neyi yanlış yaptım diye.
Cemaatçi olmadım; evet zamanında içlerinde çok bulunmuşluğum vardır ancak olayın perde arkasını bizzat görünce soğudum. Kısacası "hizmet" amaç değil "bir şeylerin" aracı olmuştu.
Partici olamadım; yalan söylemeyen ve çünkü hayatı boyunca "bilerek" haram yememiş biriyim hamdolsun. Bal tutan parmağını yalar ne demek yahu
Dinci olmadım; bir ortaokul imam hatip mezunu olarak hepsinin anasını ... Bu ülke ne çektiyse zaten "dinci"lerden çekti, "dindar"lardan değil.
Hemşehricilik yapmadım; oturduğum semtin yarısı giresunlu yarısı erzincanlı müteahhitlerle dolu. Çünkü belediye başkanı ve imar müdürünün memleketleri öyle. Hemşehrine kıyak yaptırdığında bir başkasının hakkına girmiş olmaz mıyız?
Kısacası az olsun ama helal olsun diye çabaladım hep.
Dünyalık mala düşkünlük gibi değil de, beşeri duygularla hayatı sorgularken buldum kendimi
Allah'ın isimlerinden biri de
El-Kabız ;imtihan için sıkan, rızkı belli bir ölçüde tutan ve belli bir ölçüde veren'dir. Belki de bizim imtihanımız bu şekildedir deyip ya sabır diyorum, gün ola hayrola...