Bir arkadaşıma, komşu dairede oturan bir kız, telefon sapığı olarak yazılıyordu. Bekardık, gece yarılarına kadar film, oyun, eğlence bizde tabi... Bu kız zırt pırt arıyor, çaldırıyor vs. iki kelam edemiyoruz ki! Tüm ortamların içine ediyor!
Efendim, girizgahtan sonra gelelim rezalete:
Bir gün arkadaşla bir mekanda öğlen yemeğindeyiz. Yine bizim mal-um sapık kız dijital tacize başladı. Siparişleri verdik, arkadaşım ellerini yıkamaya gitti, telefonu da masada duruyor. Tepem attı, öylece telefonu bekliyorum ki haddini bildireyim. Derken telefon bir daha çaldı, ben hemen kaptım telefonu ve konuşmasına fırsat vermeden ağzıma ve aklıma gelen bilcümle kötü sıfatları ve hakaretleri yağdırdım. O kadar ki Sibel Kekilli duysa yerin dibine girerdi. (Durun daha ben gireceğim...) Suratına da bir güzel kapadım.
Öyle bir rahatladım ki sormayın, sanki 3 günlük kabızlıktan kurtuldum, o derece!
Arkadaş lavabodan geldi, ben de büyük iş başardığına inanan sümüklü sıbyanlar gibi anlattım arkadaşa olayı bir güzel. Güldük beraberce. Neden sonra arkadaş şu numaraya bir bakayım dedi. Bakar bakmaz da yüzü domates gibi oldu, sesi kısıldı ve beni yerin dibine, taaaa magma tabakasına sokup geçiren şu lafı söyledi:
Oğlum, annem aramış lan!
Not: Yazar, bu olaydan dolayı arkadaşından sayısını hatırlamadığı kadar özür diledi. Ağlayası geldi. Arkadaşı, annesini arayıp ezile büzüle vaziyeti kurtarmaya çalıştı.
2. Telefon babasından da gelse önce dinleyip sesten emin olmayı (ki bu yazarın telefonda kaynanasına köpek gibi havlamışlığı vardır ve ayrı bir yarılmalık başlık konusudur, ileride yazılacaktır.)