"Komşu komşunun külüne muhtaçtır" atasözünü hatırladım son günlerde. Sn. Başbakanın öğrenci evlerini hedef alması sonucu bunu hepimizin hatırlaması lazım. "Allaha ibadet edin ve Ona hiç bir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez. (Nisa Suresi, 36)" ayeti geldi aklıma. Laik bir hukuk devletinde ayetlerle iş yürümez ancak ahlak anlayışımızı sorgulayan başbakanın bu ayeti de bildiğini düşünüyorum. Bilirsiniz herşeyi en iyi kendileri bilir. Sn. Başbakanın "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" diyen Hz. Peygamber ile aynı görüşte olmadığı açık. Komşunun kızlı - erkekli, kumalı - nikahlı, yalnız veya kalabalık gibi bir ayrım gözetmeksizin kollanması gerektiğini anlıyor insan islam kitabı ve mesajcısından. Sn. Başbakan öğünü genellikle biraz makarna olan ve üşümemek için kat kat giyinerek ders çalışmaya çalışan, aldığı bursları bile harcamayarak ailesine gönderen öğrencilerin konusunu niye açmıyor? Bu kadar sözünü emir olarak gören insan var ülkede, şöyle deseydin daha makbul (!) olmaz mıydı?: "öğrencilere gıda yardımı yapın ey halkım, dertlerine koşun, hastayken doktora yetiştirin, bir tabak kurabiye verin çalışırlarken... Kızınızın oğlunuzun yerine koyun....". Ben bu günahkar ve alkolik halimle bunları düşünebiliyorken, günahsız başbakanım, dünya liderim neden bunları düşünemiyor? Gemiciği mi var sanıyor tüm öğrencilerin?
