bilimsel teknolojik gelişme çok parametreli bir oluş.
olmazsa olmazı merak-şüphe.
yaşadığımız, ama içinde var olurken aslında dışında kendinde bir varlık olarak tabiatla uyum, hatta ona egemen olma arzusu.
bir de tabi unutulmaması gereken, insanlar arasından tutun ülkeler arası rekabet olgusu.
çağlara damgasını vuran bütün icatlar, insanın kendi gelişiminde basamak.
her buluş bir yandan hayatı kolaylaştırır ona renk katarken; aynı zamanda hayatı kuşatan, insanı esir alan bir yanı vardır.
medeniyet böyle bir ilişkiler manzumesi.
bütün mesele, her alanda esir alınmak istenirken esarete karşı azmin korunması.
çoğunuzdan farklı olarak, yaşım gereği- teknolojik gelişmelerin ağır ilerleyen temposundan en hızlı, baş döndüren ivmesine şahit oldum.
radyo, telefon, teleks, faks, televizyon, video gibi teknolojinin metalaşan ürünlerinden, bilgi sayar, internet, cep telefonu, cep telefonun aslında artık basit bir telefon olmaktan çıktığı halleri aynı ömür içinde yaşayıp görmek, anlatamayacağım bir heyecan duygusu.
rekabet dedim, rekabetin en yoğun yaşandığı alan; ister sıcak ister soğuk cereyan eden savaşlar.
rakip iletişime sızmak arzusu, rakiplerinden üstün savaş teçhizatlarına kavuşma güdüsü; dünya dışına erken sahip olma arzusu; 1970lerden itibaren baş döndüren gelişmenin belki işaret fişeği.
bir zamanlar gelişmeleri daima, belki yüz yıllık aralıklarla takip ederken; bu gün ülke olarak yeniliklerde yarışan bir uyum esnekliği kazanmış durumdayız. özellikle iletişimde-ulaşımda dünya devlerinin şaşkınlıkla izlediği bir atılım dönemini yaşıyoruz.
bu olgu, medeniyetin esir alma zincirini kıran; kendimize yaraşır tarzda ondan istifade etme bağlamıdır. bu atılımdır ki, ülkeyi kaderleşen bağımlılıktan bağımsız düşünmeye, davranmaya yolculuğun ip uçlarıdır.
evde televizyon var, bilgisayar kullanmaya; internetin potansiyel olanaklarından istifadeye elimden geldiğince gayret ediyorum.
bazen rastlıyorum, şu haberi; haber videosunu izledin mi diye sorunca; "güya" ukala bir edayla, azizim televizyon bulundurmuyorum evde cevabını alırım. tam o esnada cebinden zil sesi gelir; alı aldır belki, ben sessizce uzaklaşırım yanından. en zor olan mahcubiyete şahitliktir.