abinizden yediğiniz dayaktır. ne baba tokatına ne de anne terliğine benzer. ayrı bi tadı vardır ve resmen bağımlılık yapar.
9 yaşındayım. ilkokul 3. sınıftayım. kamışa da daha su yürümediği için ilgimiz başka şeylerde tabii. okul olmasına rağmen her gün atari salonuna gidiyorum. okula uğramıyorum hiç. okuldan kaç gün kaçtığımı hatırlamıyorum bile. okul müdürü babama haber vermiş durumu. 19 gündür okuldan kaçıyomuşum. okuldan atılmama 1 gün kalmış. (benim zamanımda devamsızlık hakkı 20 gündü) babam da abime haber vermiş iki koldan beni arıyolar. 19 gün olması umrumda değil. 40 gün olsa devamsızlık hakkı 40 gün de kaçardım. resmen bağımlıyım. çıldırıyorum atari diye. street fighter'lar, art of finghting'ler, mortal kombatlar. bir gün bile oynamasam krize girip bileklerimi kesebilirim. atari salonuna sabah 9'da girip akşam 5'te çıkıp, sanki okuldan çıkmış gibi eve gidiyorum. süper rol yapıyorum evdekilere. zaten ortaokulda bi hocam bu yeteneğimi keşfetti ve tiyatroda rol verdi.
okuldan kaçtığım 19. günmüş. haberim bile yok amk. yine abanmışım atarinin başına street fighter oynuyorum. almışım ken'i, herkesin ağzını burnunu kırıyorum. dhalsim geliyor rakip olarak. bilenler bilir tehlikeli rakiptir. ilk raundu alıyorum. ikinci raundun başlarında bi el hissettim omzumda. 'lan siktirgit' diyerek eli attım omzumdan ama bakmadım kim diye. ama ne yalan söyleyim elin büyük olduğunu hissetmiştim. ikinci raundun ortalarındaydım. en heyecanlı yeri. şekilden şekile giriyorum dhalsımı dövcem diye. aynı el yine dokundu omzuma. 'olum siktirgit anlamıyomusun' derken kafamı bi çevirdim ki abimle göz gözeyim. işte o an kelimelere dökülmez ey sözlük. sıcak bişey topuklarıma doğru indi. altınıza işersiniz de o sidik paçaya kadar iner ya aynen öyle. 'allahım böyle olmamalı diye geçiriyorum' kafamdan.
çıkardı beni atari salonundan. hiç bişey konuşmadan eve doğru yola çıktık. yolda yürürken 'bu beni kesin öldürecek' diye düşünüyorum. tokat manyağı yapacak. ellerine bi bakıyorum. kocaman amk. kürek gibi el var herifte. boyu zaten zürafa gibi. sokağın ortasında arkama bakmadan kaçmayı bile düşünüyorum. eve gitmeyim yeter. sokaklarda bile yaşarım. ordan istanbula gidip çocuk sanatçılar gibi meşhur bile olurum. kafamda deli sorular.. ama kesin yakalar abim beni. işte o zaman daha çok döver. 'oğlum git efendi gibi dayağını ye' diyorum içimden. dedim ya zürafa gibi. bacakları da uzun. dua ediyorum evde biri olsa da bu adamı elinden kurtarsa diye. ablam evdedir diye düşünüyorum. o kıyamaz lan bana. evet kıyamaz. bitanecik ablam koruyucu meleğim benim. ulan ablama da yapmadığım pislik kalmadı zamanında. erkek arkadaşıyla ne zaman buluşsa hemen ispiyonladım babama. şimdi koruması için dua ediyorum. tek tek pişman oluyorum ablama yaptıklarım için. umutlanıyorum bi an. yok lan kıyamaz. ablam o benim. kesin alır beni bu gaddar adamın elinden. evet evet doğru düşünce. ablaya odaklanmalı...
eve giriyoruz. girer girmez 'ablaaaa' diye sesleniyorum bi umutla. ama ses yok. belki duymuyodur. belki mutfaktadır. belki tuvalettedir. evet evet kesin tuvalettedir. ablam sıçma nolur sıçma, çık o tuvaletten. gül gibi kardeşini öldürecek bu herif. kesin duymuyodur diye çığırmayla karışık 'ablaaaa' diye bağırıyorum çaresizce. ama yine ses yok. anlıyorum ki evde yok. boynum bükük 'anneeeaa' diye sesleniyorum ama yine ses yok. anne diye neden sesleniyosam amk. annem daha fazla dövecek. ama abimden öyle korkmuşum ki 'olsun lan dövüyosa annem dövsün bu ipnenin eline bırakmasın beni' diye düşünüyorum. annedir o. 1-2 tane tokat atar, sonra 3-5 tane terlik darbesi. ama yine de kıyamaz. dayağı attıktan sonra pansuman bile yapar diye düşünüyorum. kıyamaz küçük oğluna. ama yok. annem de evde yok. tek tek bütün hamleleri hesaplıyorum 2-3 saniye içinde. nerden nasıl kaçarım diye. tokat vurursa naparım, tekme atarsa naparım, hangi kanepenin altına girerim hepsini bir bir geçiriyorum kafamdan.
evett 9 yaş büyük abiyle başbaşayız efenim. aslanın avına yaklaşması gibi yavaş yavaş geliyo karşıma. ulan ellerini geçtim, boyuna bi bakıyorum, daha uzun geliyo bana. ilk defa abimin fiziksel özelliklerini bu kadar dikkatli inceliyorum. ve başlıyoruz olaya, ilk olarak bi kaç hafif tokat geliyo. sağa sola savruluyorum ama dimdik duruyorum karşısında. ulan niye ayakta duruyosun salak. at kendini yere ağlamaya başla. ama o an nolduğunu anlamaya çalışıyorum. dimdik ayaktayım yine. o da buna tav olup, sen misin karşımda duran diye o street fighter'da ne kadar hareket var hepsini uyguluyor üzerimde. sen misin street fighter'da dhalsımı döven. abin de seni döver işte böyle. duvardan duvara sekiyorum resmen. tokadı bi alıyorum. hopp duvardayım. ellerinin büyüklüğünü daha iyi hissediyorum her tokatlayışında. 'ulan ne büyük elleri varmış' diye geçiyo kafamdan. bu düşünce geçiyo dediğime bakmayın. tam geçerken bi kaç tokat daha almış oluyorum zaten. o kadar hızlı çalışıyo yani. saniyede bilmem kaç milyon hesaplama yapan insan beyninin bile çalışmasına izin vermiyo abim. arada da kıçıma tekmeler tabii. tekme değil de tokatlar çok acayip sözlük. şamar diyolar ya, hah işte ondan. tokat demeye bin şahit ister amk. son attığı şamarda gücünü tam veremiyo abim. şamarı alıyorum ama bu sefer biraz yavaş vuruyo. havada duvara karşı ilerlerken mutfak çarpıyor gözüme. evet evet mutfağa kaçmalıyım diye geçiyo bi anda kafamdan. duvardan seker sekmez mutfağa kaçıp kapıyı kitliyorum. 'aç lan kapıyı' diye bağırıyo abim. sikseler açmam. hele o eller o adamda oldukça hayatta açmam diye düşünüyorum. 'dövmüceksin' diye yemin ettiriyorum. o da bana ' okuldan kaçmıcaksın diye' yemin ettiriyo. sonra açıyorum kapıyı. ama hala gözlerinden alev çıkıyo. ama delikanlı adamdır. bi söz verdi mi tutar ne yalan söyleyim. bu huyunu bildiğim için yemin ettirdim zaten. 1-2 saat sonra bütün suratım mos mor oldu. hem dövdü hem de ilgilendi benle. 'çokmu acıdı lan' diye sorup durdu 1 hafta. 'okuldan kaçmıcam ama bu morlukların hesabını senden sorucam' diye yemin ediyorum içimden. akşam ev ahalisi geliyo tabii. bakıyolar mosmor olmuşum, kimse elleşmiyo. ablam ilgileniyo her zaman ki gibi benle. kıyamaz ablam bana...
neyse. ortaokul, lise derken üniversiteden mezun oldum. mezuniyetime tüm aile bireyleri gibi abim de geldi. yanında eşide var ama kafamda da hain planlar var. diplomayı alır almaz hemen abimin yanına gidip sarıldım. kulağına da '8 yaşında yediğim dayağın eseri bu diploma' dedim.
hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı ipne. o ağlarken tebrikleri alıp pis pis güldüm karşısında. yıllar sonra da olsa intikamımı aldım.