Denizin altında yaşamak insanoğlunun en eski hayallerinden birisidir. Bilimkurgu bu hayali gayet iyi kullandı, sayısız ürünler yarattı. Ama belki de ilk kez gerçekten, bu fantezide yaşayabileceğiz. Bioshock, adlı oyun Jules Verne in hikayelerinden fırlamış gibi duran bir şehri anlatıyor. Denizin dibine kurulmuş bu şehrin adı ise Rapture.
Bioshock zaman olarak 1960 lı yıllarda geçiyor. Oyun bir uçak kazası ve çeşitli patlamalarla başlıyor. Bunlardan canlı kurtulmayı başarıyoruz ve kendimizi Rapture da buluyoruz. ilk bakışta insan eliyle yapılmış cennet gibi görünen bu şehrin arkasındaki gerçek, oyun ilerledikçe öğreniliyor. Daha oyunun bu ilk anlarında grafiklerin kalitesi ve gerçekçiliği dikkat çekiyor. Bu yüzden girişteki video geçtikten sonra bile, hala oyunun kontrolünün bize geçtiğini anlamıyoruz. Neyse ki, oyun bizi eğitim aşamasına geçiyor ki, bir anda kendimize geliyoruz.
Rapture Adrew Ryan adında, zengin bir iş adamı tarafından yaratılmış olan bu şehir, 60 lı yılların çok ötesinde bir yapıya sahip. Teknoloji günümüzden bile ileri düzeyde. Ryan tarafından yönetilen bu şehirde, kendine has bir yapı var. Tüm dünya devletlerinin kanunlarından uzak, özgürlüklerin bol olduğu bu şehirde, her konu için bilim esas alınıyor. Bilimin ışığı sayesinde hemen her sorun çözülüyor. Şehrin, sloganıysa Burayı, tanrılar ya da krallar değil, sadece insanlar yaptı. Burası, tam anlamıyla yaşayan bir Ütopya gibi duruyor. Oysaki hem oyun içerisinde ilerledikçe hem de hikayeyi öğrendikçe, buranın aslında George Orwell ın 1984 kitabındaki gibi, Kara Ütopya olduğunu öğreniyoruz.
Her şeyin mümkün olduğu bir yer
Bilim her sorunu çözdüğü gibi, aslında Raptura daki problemlerin de ana kaynağı. Şehrin yöneticisi olan Ryan, insanlar üzerinde çeşitli genetik araştırmalar yapmaya başlamış. Bu araştırmalar sonucu ortaya çıkan çarpık sonuçlar ise, şehrin halkına yaşama tercihi olarak sunuluyor. insanlar, burada yaşayabilmek için genleri değişmiş, yaratıklar haline geliyorlar. Bunları fark ettikten sonra, bu cennet portresi bir anda içinden kaçmamız gereken bir cehennem haline geliyor.
Bioshock bilimkurgu temelli FPS oyunu, yani tüm oyunu karakterimizin gözünden görüyoruz. Elimizde tutuğumuz silahları kullanıp nişan alıyor ve düşmanları öldürüyoruz. Daha önce bahsi geçen genetik araştırmalardan karakterimiz de faydalanabiliyor. Etraftaki genleri bozuk yaratıkları öldürüp onların üzerindeki, para yerine geçen plazmaları alıyoruz. Bunlar sayesinde, belli noktalardan genlerimizi değiştiren iğneler satın alıyoruz. iğneleri kendi üzerimizde kullanınca, yeni yetenekler kazanıyoruz. Bu yeteneklerden ilgi, elimizden elektrik atmamızı sağlıyor. Zamanla, sadece düşünceyle eşyaları kaldırmamızı sağlayan yeteneklere kavuşuyoruz. Bunun dışında fiziksel gücümüzü artıran cihazlardan tutunda, düşmanlara tuzak kurmaya yarayacak birçok cihaza sahip olacağız. Anlaşılacağı gibi, Raptura da hayallerin karşılığı gerçeklik.
Kaosun ortasında bir kahraman
Bu genetik araştırmalar yüzünden, şehirde kargaşa hüküm sürüyor. Genetik artık olan bu yaratıklar ve teknolojinin gücünü kullanan yaratıklar yaşam mücadelesinde üstünlük sağlamak için savaşıyorlar. Her yer yıkık dökük ve harabe haline gelmiş. Kullanabileceğimiz silah yelpazesi ise gayet geniş. Başlarda, bir çeşit ingiliz anahtarı ile hayatta kalmaya çalışıyoruz. Daha sonra ise 1960lara has, makineli tüfekler ve ikinci Dünya Savaşına ait diğer tabanca ve silahlar karşımıza çıkıyor. Ancak ilerledikçe ileri teknoloji ürünü, özel silahlar, bomba atıcılar ve el bombaları kullanabiliyoruz.
Bioshockun bazı bölümlerinde, karşımıza ufak kız çocukları çıkıyor. Bu çocuklar şirin oldukları kadar güçlüler de. Genetik araştırmalar sonucu aşırı güçlü hale gelmişler. Onları kurtarmak ya da yok etmek bizim elimizde. Oyun bencillik ya da bencil olmamak arasındaki seçimi bize bırakıyor. Eğer onları öldürürsek daha fazla para topluyoruz. Serbest bırakırsak, ödül olarak elimize biraz daha az bir para miktarı geçiyor.
Oyunda, yine Jules Vernin hikayelerinden fırlamışa benzer zırhlar var. Bunlardan bazılarını giyebiliyoruz. Her ne kadar hantal gibi gözükseler de, gerçekten çok etkililer. Yaratıkların yapay zekası ise, zorluğa göre gelişiyor. Yani ilk başlarda karşımıza, çıkan yarısı insan yarısı ise başka şey olan yaratıklarla savaşmak çok basitken, genetik olarak daha gelişmiş olanlar bizi çok zorluyor.
Ölüm bile Raptura cehenneminden kurtulmak için bir çözüm değil. Öldüğümüz zaman, Vita Çemberi adı verilen yerlerde tekrar doğuyoruz. Sesler ve müzikler çok etkileyici. Şehir o kadar büyük ki, oyunu bitirdikten sonra, defalarca baştan başlayıp, yeni şeyler keşfedebiliyorsunuz.
Kısacası, Bioshock yılın en iyi oyunlarından birisi, ayrıca yazın bu sıcaklarında, grafikleri kadar konusunun güzelliğiyle de insanları içine çekebiliyor.