Eğitim fakültelerinin amacı piyasada iş yapan değil okullarda öğretmenlik yapan insanlar yetiştirmektir. o sebeple senelerce atanamayan öğretmenin psikolojisinin bozulması normaldir. türkiye`nin tarihi boyunca eğitim milli değil, hükümet politikalarıyla idare edilmektedir. japonya, rusya, abd, finlandiya gibi ülkelerde başa geçen kim olursa olsun eğitim politikası bellidir. kimse kafasına göre 11 senede 13 kez eğitim sisteminde değişiklik yapamaz.
--spoiler-- http://www.memurlar.net/haber/387735/
--spoiler--
türkiye gibi geri kalmış* ülkelerde başa geçen kimse kendi kafasına göre bir sistem getirip onu iktidarı süresince oturtmaya çalışır. sonuç genellikle hüsrandır.
Türkiye`nin 20 yıllık öğretmen ihtiyacını belirlemek çok zor değil. bir kaç basit veri ve istatistik yöntemiyle 20 sene boyunca ne kadar öğretmene ihtiyacımız olur, kaç kişiyi eğitim fakültelerine almalıyız, ne kadar insanı atarız, kaç kişi açıkta kalır hepsi adam akıllı hesaplansa ve sabit bir politika belirlense kalkınma kaçınılmaz olur. ülkenin öğretmen ihtiyacı x iken sen 5x tane öğretmen alıyorsan; her sene kontenjanları üniversitelerdeki yöneticilere sormadan, dersliklerin kapasitelerini, laboratuvarların durumlarını göz önüne almadan kafana göre "bu sene kontenjanları %10 arttıralım" diyorsan suçlu kim?
bir hükümet senelerdir ülkenin başında olmasına rağmen kendi içinde bile 13 kez sistem değiştiriyorsa sorun "devlet bana iş vermiyor o halde intihar edeyim" diyen adamda mıdır?
ülkemiz üniversitelerinin halini hemen herkes bilir. dünya sıralamasında ilk 500`e 3-5 tane üniversite girebilirse girer geri kalanlar ise ne yapar kimse bilmez. buna rağmen hala her mahalleye bir üniversite politikası güderek ve bu politikanın sonucu olarak her mahalle üniversitesine eğitim fakültesi açarsanız ülkede iş gücü kaybına yol açarsınız. söylenecek çok şey var.
en son intihar eden arkadaşımız eğitim fakültesi mezun değil fakat kendisi de bir öğretmendir, meslektaşımdır.