bu sabah kocasinan mezarlığından geçerken kendimi sorguladım, neyim napıyorum ne için yaşıyorum diye. kulağımda adını hatırlamadığım ama içimden geçirdiğim fatihayı kesebilecek kuvvette sesli ve hareketli BiR ŞARKI olduğunu hatırlıyorum. kendimi sorguladığım nokta da tam burda başladı: sure okurken kulaklığımı çıkartmak istememiştim. beni fatiha okumaya iten sebep de zaten aynı mezar taşına 3 4 kere baktıktan sonra adamın rahmet istediği hissine kapılmaktı. kendimi suçlu hissettim. geride bıraktığım tum hafta abdestsiz gezmiştim. bu nedenle annemin ruhuna bir yasin bile okumamıştım. sanırım bunun günah çıkarmasıydı bu sabahki fatiha. okuyup bitirdikten sonra kalbimin ne kadar kirlendiğini zaman içinde benim bunu nasıl da farketmediğimi sorguladım. hatırlıyorum oysa küçükken mezarlık gördüğümde şarkı söylemeyi bırakır babama radyoyu kapattırır mezarlıktaki tüm ölenlere fatiha okur ardında da allahım musluman olmayan insanları da cennetine koy derdim. şimdi din kardeşimi bile düşünmüyorum. o kadar bencil biri haline gelmişim ki okuduğum duayı annemden ve mezarlığında bulunan şehitten başkasına hediye etmiyorum. ha durup düşünüyorum zaten hiçbir zaman maneviyatı çok kuvvetli bir insan olmadım diye. ama çocukken kuvvetliymiş onu farkediyorum. maneviyat için temiz bir kalp gerekirmiş. bizler büyüdükçe kalpleri kirletilen insanlarız. bırakın çocuk ruhlu kalsın herkes. çocukken düşündüğünüz iyi dilekleri aklınıza getirin şimdi. o saflığı temizliği...
EDiT : iMLA.