cümleten malumumuzdur ki yazın gelmesiyle milletçe en önemli problemlerimizden biri haline geliverdi selülit.
cumhurbaşkanlığı seçimi, Abdullah gül'ün geçmişi, akp'nin oy oranı falan hikaye yani. Güdemimiz şudur: hangi ünlünün selüliti var, hangi ünlünün yok.
haliyle bu pek bir mühim olduğu üstüne basa basa tekrar edilen mesele vatandaşa da sıçradı. artık selülit sadece Hülya Avşar'in, Lerzan mutlu'nun problemi değil.
genç kızların ayna karşısındaki selülit kontrolü seanslarını, "ay kola içemem, yeşil çay olsun" sakıncalarını, toplantılarındaki birinci gündem maddesinin selülit olmasını falan anlıyorum bir yere kadar da, 50'sini aşıp, 4-5 çocuk dünyaya getirerek kadınlıktan malulen emekli olmuş teyzelerimin, bacaklarını kırk yılda bir gören, ondan da gözünü kapayıp pardon karıcım diyecek kocalarını bahane ederek, termal sauna şort ve lut gölü tuzuuuu - ki burası koptuğum yerdir benim, lut gölü tuzu imiş, van gölü tuzu olmamış herhalde canavar çıkar fobisinden olsa gerek- , portakallı selülit kremleri gibi dahiyane icatlara abanmasını harrrbiden anlayamıyorum.