türbanlı milletvekilleri

entry42 galeri
    28.
  1. birilerinin dedesi sinirden kalp krizi geçirmesin diye meclise alınmalarına soğuk bakılan milletvekilleridir. sırf bu kafa yapısı bile türkiyede kendine solcu ya da atatürkçü diyen bir kesimin ne kadar da bağnaz ve de yobaz olduğunu kanıtlamaktadır. birileri de çıkıp senede kaç defa söz hakkı aldıklarının istatistiğini çıkarır falan... ulan şu kafa yapısına hastayım haa. yalnız anlamadıkları şey şu, biz eğer başörtüsü bir haktır, din ve vicdan özgürlüğüne girer demişsek, başörtüsü kullanan kadınların yaptıkları işlerden, onların hilelerinden, ya da faziletlerinden bahsetmemişizdir. sadece bunun bir hak olduğundan bahsetmişizdir ve evet bu bir haktır. tabularınızı da alın, münasip bir tarafınıza monte edin.

    kız ve erkek yurtlarının ayrıldığı bir yurtta kalıyorum ve yan odamda bir gay var. ben bu adama gidip de defol git bu yurttan demiyorum. neden? gaylerle anlaşabildiğim için mi? kesinlikle hayır. ama biliyorum ki bu onun hakkı. onunla iyi ilişkiler kurma kısmı tamamiyle benim inisiyatifimdedir. ve ben bunu kullanmıyorum. onu yok sayıyorum, görmezden geliyorum. aslına bakarsanız, kızlarla erkekleri ayrı yurtlara tıkıştıran üniversitenin mantığına göre eşcinsellerle aynı yurtta kalmamak da benim hakkım olabilir. en azından olaya bu pencereden bakılınca öyle. ama biliyorum ki bu her ne kadar mantıklı görünse de adil değil.

    ama türk solu benim ve birçoklarının daha çocukken yakaladığımız bu kafa yapısına halen bile ulaşamadılar. tabi burada türk solu derken kimleri kastettiğimi eminim anlamışsınızdır. gerçek solcuları tenzih ederim. onlara başka yerlerde dil uzatacağım çünkü. nasıl bir kafa yapısıysa bu, hem çağdaş olduğunu iddia eder, hem de bir yandan ha bire tabu üretir. dostum, hiç kendinizi kandırmayın boşuna. sizin kafanızın içi bomboş, ne konuştuğunuzun farkında değilsiniz, fikirlerinizde tutarlılık yok ve neyi savunduğunuzu daha kendiniz bile bilmiyorsunuz. evet, biliyorum. kabul edemiyorsunuz bunu ama yüzleşin artık bununla. çünkü çağ dışı olmakla, bağnaz bir diktatör olmakla eleştirdiğiniz tayyip erdoğandan çok çok daha ileridesiniz bu konularda.

    anca laiklik naraları atılıyor. evet laiklik ama ne uğruna laiklik? biraz daha laiklik uğruna demokrasiden vaz mı geçeceğiz mesela? çünkü demokrasinin(tabi eğer gerçekten varsa öyle bir şey) en temel dayanaklarından birisi temsildir. unutmayın ki amerikalılar ingiltereye "temsil olmadan vergi yok" * diyerek baş kaldırdılar. şimdi yarısı kadınlardan oluşan bir ülkenin meclisinde bu kadar az sayıda kadın vekil olmasını yadırgayacak kadar kafanız çalışıyor değil mi? o zaman o kadınların da belki yarısı belki daha da fazlası başörtülüyken sırf birilerinin dedesi sinirlenmesin diye, birileri laiklik elden gidiyor diye çığırtkanlık yapmasın diye meclise alınmamalarının nesini savunabiliyorsun? gözünüzü seveyim bir tane akla mantığa sığan argüman üretin. şu yobaz gibi kekelemeyin:



    başka bir mesele daha var. şimdiye kadar hep dediler ki siyasetçiler baş örtüsünü siyasete alet ediyorlar. sırf insanları kandırmak için kullanıyorlar. doğruydu da. ta ki bugüne kadar. bugün ise verilen sözler ilk defa yerine getirildi. ilk defa bu kadar büyük çapta bir düzenleme getirildi. şimdi ise kuyruğuna basılmış köpek gibi havlayanları, ağzından salyalar akıtarak ona buna saldıranları görüyorum ve gülüyorum. ne kadar salak insanlar var. anlamıyorsunuz değil mi? sırf şu yaptığınız şey bile akpnin neden bu kadar çok oy aldığını açıklayabilmek için yeter de artar bile. siz de anca makarna muhabbeti çevirirsiniz eş dost arasında. sonra da kıs kıs gülersiniz, milletimiz cahil dersiniz. evet, milletimiz cahil. her millet cahil. ama pek az insan hem sizin kadar cahil, hem de sizin kadar kibirli.

    madem başörtüsünün siyasete alet edilmesini istemiyordunuz, o zaman neden daha en başta onu yasaklayarak, yok sayarak bir siyasi mesele haline getirdiniz? şimdi hükümet çıksa dese ki, "atatürk posterlerini yasaklıyorum. bunlar siyasi simgedir ve milletin meclisinde işi yoktur. hiç kimse de bundan sonra atatürkü herhangi bir şekilde çağrıştıran, anımsatan kıyafetler giyemez, rozetler takamaz." buna karşı çıkarız değil mi? haklı olarak. peki biz buna karşı çıktığımızda bu sorunu yaratan biz mi olmuş oluruz, yoksa hükümet mi? bir insanın hakkını elinden aldığın vakit, o insanın hak arayışına girmesini meselenin başlangıcı olarak alamazsın. evet bu ülkede başörtüsü sorunu vardı ve bu sorunun kaynağı başörtülüler değil bilakis başörtülüleri kısıtlayan, toplumdan soyutlayanlardı.

    üzülüyorum gerçekten. yani baktığınız vakit millet olarak pek çok açıdan kusurlu olduğumuz söylenebilir. pek çok rezillikte ilk sıralarda olduğumuz bile iddia edilebilir belki. ama ben milletimi tanıyorum. bu ülke başörtülülerin başı açıklarla, mini eteklilerin bürüklülerle gayet de anlaşabildiği, birlikte bir şeyleri paylaşabildiği bir örnek ülke olabilirdi. hala da olabilir. ama maalesef bir kaç tane akılsız politikacı, bir avuç da ahmak birleşip bu ülkenin en büyük sorunlarından birisi haline getirebildiler bu meseleyi. bravo doğrusu. ve ne var biliyor musunuz? hep 70 milyonluk güçlü türkiyeden bahsediyorsunuz ya, yok öyle bir şey. çünkü siz 70 milyonu kabul etmiyorsunuz ki en baştan. tıpkı sizin gibi düşünen, konuşan, giyinen bir kaç milyon insanla bu ülkeyi hizaya getirmeye çalışıyorsunuz. bu yüzden de her seferinde daha da dibe batıyorsunuz. ve bu sefer de nerede yanlış yaptığınızı irdelemek yerine oyların uçan spagetti canavarı tarafından dağıtıldığına inanmayı seçiyorsunuz. ve evet, en çağdaş olanlar da sizlersiniz. tabi yersen.
    5 ...