zamanında eve alınan teybin ya da doğum günümde hediye gelen walkman'in auto reverse özelliği var diye ne çok sevinmiştim hatırlıyorum. sen kaseti çıkarıp tersini takmıyorsun bitince, o senin yerine öbür yüze geçiyor otomatik olarak. hakikaten inanması güç bir özellikti, süpersonik bir kolaylık olarak görmüştüm o zaman bunu. teknolojinin aldığı mesafeyi "şerrefsizim aklıma gelmişti" hissiyatı ile hayranlık dolu duygular içerisinde idrak etmiştim. yıllar geçti, artık ne kaset kaldı ne walkman. şarkılara her türlü atraksiyonu yaptırabildiğim bilgisayarım ve bin tane şarkıyı içine atıp, baştan, kıçtan, ortadan, döndürmeli, burgulu, kurbağalama dinleyebildiğim mp3 playerım var. gel gör ki hiçbirinden auto reverse özelliğinden aldığım tadı alamadım, hiçbiri o denli önemli, o denli " vay mına koyim negsel bişimiş lan" hissini veremedi bana. büyüdük nitekim. bok varmış gibi büyüdük. mahalle maçlarında diz kapaklarımızda edindiğimiz yaralar yerini şimdi tarif edemeyceğim şu boktan içsel yaralara bıraktı işte. nerde len benim auto reverse'lı walkman'im, nerde casio f91w kol saatim. zaten grup vitamin'de dağıldı, bu sabah yine her sabahki gibi sıkıldım istanbulda, moralim de bozuk...