halkların demokratik partisi

entry1576 galeri video6
    28.
  1. halit kakınç yazdığı yazıda durumun ne olduğunu gayet iyi özetlemiştir.

    --spoiler--
    Bu iş HDP ile olmaz!

    Olmaz… Olamaz… Çünkü, bu açılım, Kürtler’in ‘Türk Açılımı’ filan değildir… imralı’dan çizilen yol haritası da, Strateji değil, sadece ve sadece yeni bir Taktik’ten ibarettir.

    Hatırlayacaksınız, Ağustos ayında BDP’ye yönelik bir yazı yazmıştım. Son derece iyi niyetli bir çağrı yaparak bir dileğimi dillendirmiştim. “Diğer tarafın bir türlü beceremediği… Dönemsel siyasal konjonktürü gözeterek yüzüne gözüne bulaştırdığı stratejiyi, nüans farkıyla ben üstlenirdim, Türk Açılımı yapar… Ülkeme sahip çıkardım” demiştim.

    Açıldılar… Ne var ki, bana göre beklenen açılım olmadı bu. Olamadı çünkü, HDP (Halkların Demokratik Partisi), imralı’dan gelen bir direktif ile kuruldu. Üstüne üstlük, Abdullah Öcalan, “Mahir’in emanetini teslim ediyorum” diye son derece talihsiz bir mesaj verdi.

    Mahir Çayan’ın söyledikleriyle BDP’nin yaptıkları arasında hiçbir ilgi yoktur. En önemlisi, kişilik olarak da Abdullah Öcalan ile Mahir Çayan arasında bir paralellik görmek, körlükten de beter bir gaflettir.

    SONUÇ DEĞiL YOL ÖNEMLi

    Bir Kazak şair var, adı Abay ibrahim Kunanbayev. Aslında Türkiye’de hiç bilinmeyen bu şairin iki dizesi, bu olayı en güzel şekilde özetliyor: “insanın erdemi, amacına ulaşıp ulaşamaması ile değil / Amacına hangi yoldan gittiği ile ölçülmelidir!”

    Başarılı olsun veya olmasın… Beğenin veya beğenmeyin, objektif bir analizde ortaya çıkar kriterler son derece nettir:

    Mahir Çayan’ın mücadelesi, her şeyi ile uluslararası emperyalizme karşıdır. Ve Mahir Çayan, kendi ölçüleri ve kapasitesi çerçevesinde bu mücadelesini Türkiye’de vermiştir. Mahir Çayan, ibrenin tamamen aleyhine döndüğü son aşamalarda bile Türkiye’yi terk etmemiştir..

    Abdullah Öcalan ise bu açıdan tamamen zıt mı zıt bir örnektir. Çünkü, işin en başından bu yana PKK, son derece ciddi bir yurtdışı desteği alarak faaliyet göstermiştir. Faaliyetleri, tamamen yurtdışı merkezler tarafından koordine edilmiştir. Öcalan, taktik olarak başat güçlerin güdümünde politikalar izlemiştir. Kimi zaman ABD ile anlaştığı… Kimi zaman ingiltere’den destek gördüğü… Bazen doğrudan Almanya’nın Orta Doğu’daki uzantısı olarak eylemde bulunduğu… israil ile işbirliği yaptığı gözlemlenmiş, belgelenmiştir.

    "DOWN SENDROMUYLA" DOĞUM

    BDP, PKK’nın ve dolayısıyla Abdullah Öcalan’ın vesayetinden bir türlü kurtulamamış ve bu yüzden de bir türlü bütün Türkiye’nin partisi olamamıştır. Yeni kurulan HDP de, daha ilk adımında bu vesayetin tescili ile adım atmıştır politika platformuna.

    Bu hüzün verici bir durumdur. HDP, bile bile Down Sendromu ile dünyaya gelmeyi kabul etmiş bir parti olmuştur. Politik arenadaki tarama ve teşhis testlerini yok saymıştır.

    PKK’nın ateşinden, Öcalan’la sürekli temastan, anti-demokrat alışkanlıklarına demokrat masaj yapma çabasından, Kandil’in getirdiği stresten bir türlü kendilerini kurtaramamıştır HDP’li kurucular. Aynen BDP gibi.

    Öcalan’ın söylemleri küf tutmuştur. Tıp şöyle der: Bozulmuş yemeklerde bulunan küf, plasentadan bebeğe geçer. Bu da bebeğin kromozomlarında kötü etki yaratır. Halit Kakınç
    --spoiler--

    .
    0 ...