Bu sendroma sahip olan kişiler çocukluk ve gençlik döneminde çok hareketli olurlar. Gün içinde bi yere oturmazlar, hop hop ordan buraya zıplar, oynar eğlenirler. Zaman geçtikçe bu özelliklerini kaybederler. Günden üne durgunlaşırlar, içe kapanırlar.
Bunu engellemenin en iyi yolu, kendileri gibi kişilerin eğitim gördükleri rehabilitasyon merkezlerinde haftada en az 1 gün vakit geçirmeleridir. Bu onların hem sosyal hayatlarının hem de eğitim hayatlarının sağlığı için gereklidir.
Down Sendromluluar normal insanlar gibidirler. Duyguları vardır; severler, üzülürler, heyecanlanırlar, korkarlar, mutlu olurlar. Ama bu duyguların hepsini en saf şekilde yaşarlar. Sadece yaşarlar duygularını, düşünce karıştırmazlar o duygulara. En temiz şekilde severler, en temiz şekilde gülerler, ufak ve tatlı şakalar yaparlar. Gülen bir down sendromlu size gülüşündeki o masumiyeti hissettirir.
Duygusal olarak hassastırlar. Fiziksel olarak da bir o kadar öyle. Birçoğu doğuştan kalp hastalığına sahip olurlar - çok şükür abimizde yok-. 30'lu yaşlara erişenlerde diabet görülme riski yüksektir. Durgunlaştıkları için hareketsizliğin getirdiği bir kilo artışı olabilir. Yine durgunlaşma dönemini takip eden psikiyatrik sorunlar görülebilir. Eğer ilginizi eksik ederseniz depresyon yaşarlar.
Down sendromlular için eğitim çok önemlidir. Ne kadar küçük yaşta ne kadar iyi eğitim alabilirlerse topluma o kadar iyi adapte olurlar. iyi eğitim almış down sendromlu birinin normal insandan görünüş dışında ayırt edemeyebilirsiniz bazen. Çok zeki olurlar, bilmiş bilmiş konuşurlar, hayret edeceğiniz kadar iyi espri yapabilirler. Tüm günlük işlerini rahatlıkla halledebilirler. Tabi bunların hepsi, az önce de belirttiğim gibi aldıkları eğitim seviyesi ile orantılı gelişir.
Down sendromlular da bizler gibidir. Ne olur onları dışlamayın, izole etmeyin, mutsuz etmeyin, kırmayın, incitmeyin. Mutlu etmeye çalışın. Onların dünyaları küçüktür, ama kalpleri sevgileri çok büyüktür. Şu dünyada kolay kolay bulunamayacak kadar saf ve temiz olan sevgilerine sahip olun.