bir ocak soğuğunda tutuldum sana. oysa ben kasımı bekliyordum. Daha çok var dedim kendi kendime. Sonbaharda dökülen bir yaprak kadar kırılgan olduğunu bilseydim bir dakika bile beklemezdim; fakat seni her gördüğümde kaçtım. Hatta hızımı alamayıp başka şehirlerde bulduğum oldu kendimi. Halbuki biraz kokunu ve hayalini bıraksan yeterdi benim için. içimde oluşturduğun korkunun tarifi yok. Sadece anlamsız diyebiliyorum. Her şeye rağmen dökülmeye devam ediyor yapraklar. Bu mevsimin gizemli bir yönü var bence. Ve ben bunu seviyorum. Mavi bir kesmeşeker tadında. Hüzünlüdür sana bu aylar. Benim de böyle hissetmem, gözlerinin hüzün mesafesinde olmamdandır belki. Garip. Her gün geçtiğim evinin önünden bugün geçmedim. Şöyle sokağın başından bir göz attım sadece; hala önceki sonbaharlarda olduğu gibi, sapsarı sokak. Ama sen yoktun. Yine de sevmek çok güzel. "Hikaye senin hikayen, şehir senin şehrin. Lakin büyük şehirlere aşk küçük gelirmiş. Burası istanbul güzelim, karıştır beni de diğerleriyle, kızmam sana." derken bir adam, bir hikaye daha başladı ve bir sigara daha yakıldı hayallere.