Son olarak, savaş suçları ile ilgili birşey söylemek istiyorum. Bunu bilinçli olarak konuşmamın sonuna sakladım. Biraz önce, bu savaşın, bazı akademisyenlerin kafasında başladığını söylemiştim. Tüm savaşlar kirlidir. Ancak sözkonusu akademisyenler, bu savaşın tarihteki en kirli savaşlardan biri olmasına özen gösterdiler. Ültimatom zamanında bu insanlardan biri buradaydı. tepelerde, onlarla birlikteydi ve şöyle dedi: "vicdanımız rahat." vicdanları rahatmış! Bunu 1300 çocuğun onların kurşunları ve bombalarıyla öldürüldüğü, saraybosna'nın tepesinden bakarak söyledi.
Aynı gün içinde, başıma çok ilginç şeyler geldi. O gün, Kur'an'dan daima etkilendiğim bir bölüm okuyordum. Bu bölüm, Kur'an'ın sonlarında yer alıyor(tekvir suresi) ve şu sözcüklerle başlıyor: "ve güneş karardığında ve yıldızlar döküldüğünde ..." ve bu tehditkar tonun devamında, şu sözcükler yer alıyor: "ve suçsuz yere öldürülen kız, hangi suçundan dolayı öldürüldüğünü sorduğunda ..." Akabinde, televizyonu açtığımda, markale katliamından iki gün önce gerçekleşen bir katliamın görüntülerini gördüm. Bildiğiniz gibi, şubatın dördünde altı çocuk öldürüldü. ve ardından kamera öldürülen bir kız çocuğunun yüzünü ekranlara yansıttı. işte öldürülen bu kız çocuğu ve "vicdanları rahat" akademisyenler kur'an'da yer alıyorlardı. Hem bize, hem onlara şunu söylemek isterim. Bu günahın karanlık gölgesi zaman ve uzamda kıyamet gününe dek yayılacak. dilersem, bana yaptıklarından dolayı onları affedebilirim. ancak kadınlarımıza ve çocuklarımıza yaptıklarını asla affetmeyeceğiz. bu, vicdanlarının rahat olduklarını söyleyenlere benim mesajımdır.
Evet, bu kadar. kanımca, bugünlük bu kadar yeter. Sabrınız için teşekkürler.