edit: Bundan tam 70 yıl önce 18 Mayıs 1944 gecesi Kırım Tatarları tarihi yurtları Kırımdan insanlık dışı bir muamele ile hayvan vagonlarına istif edilerek Sibirya ve Orta Asya çöllerine sürgüne gönderilmişti. Uğruna canlarını verdikleri ülkenin idarecileri, eli silah tutan erkekleri Sovyetler Birliği cephesinde Almanlara karşı savaşırken, Almanlarla işbirliği yaptığı gerekçesiyle savunmasız yaşlıları, kadınları ve çocukları bir gece içerisinde yanlarına hiç bir şey almalarına izin verilmeden Vatanlarından binlerce kilometre uzağa trenlerle günlerce aç susuz süren zorunlu bir yolculuğa tabi tutmuştu. Bu sürgün yolculuğunda 200 bine yakın Kırım Tatarı öldü. On yıl sürgün bölgelerinden bir kaç km dahi uzaklaşmalarına izin verilmemiş, aileler parçalanmış, birbirlerine kavuşamamış ve sürekli insanlık dışı muamelelere tabi tutulmuş, bir millet tüm varlığı ile yok edilmeye çalışılmıştı.
Vatana dönüş mücadelesini demokrasi, hukuk, insanlar hakları çerçevesinde sürdüren ve hiçbir zaman şiddete başvurmayan bu halk yolbaşçıları Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu önderliğinde 90lı yılların başından itibaren kitleler halinde Kırıma tamamen kendi imkanları ile dönebilmişlerdir. Fakat her türlü olumsuzluğa rağmen Kırım Tatarları Kırımı yeniden Vatan yapma çabası içerisinde iken 27 Şubat 2014te Kırım bir kez daha Rusya tarafından işgal edilmiştir.
Rusyanın Kırımı işgali sonucunda Kırım Tatarlarına karşı sindirme ve baskı hareketleri sistemli bir şekilde artmış Mustafa A. Kırımoğlunun Kırıma girişi Rus askerleri tarafından engellenmiş, Kırım Tatar Millî Meclisi Başkanı Refat Çubar hakkında soruşturma başlatılmış, Kırım Tatar Millî Meclisi kapatılmakla tehdit edilmiş, Kırım Tatarlarına karşı hukuksuz pek çok sindirme ve korkutma hareketi başlatılmıştır. Bu arada zaten 18 Mayıs 1944 Büyük Sürgünü ile Kırım Tatar Halkının uğratıldığı muazzam maddî ve manevî zararların hemen hiç birisi bugüne kadar tazmin edilmemiş, Vatan topraklarındaki Millî Haklarının hemen hiç birisi iade edilmemiştir.