gecen sabah saat 10da arkadaşlarım çılgına dönmüş vaziyette kapımı çalarcasına eve geldiler sözlük. bayadır sıkıntıdayım açık açık konuşabildiğim kişiler biliyolar işte. durumumu anlatmak istemiyorum. o sabahın gecesinde connected diye bir site var kafa dağıtmak için girmiştim. ara sıra girerim. en yakın arkadaşım moral vermek için anonim sohbet etti benle. orada bir konuşma geçti aramızda işte 5 tane şey saydı "okul, aile, para, aşk, arkadaşlık" bunlardan kaç tanesi var sende dedi. bende 1 tane bile yok, belki yarım dedim. hangisi dedi arkadaşlık dedim çoğu arkadaşımdan falso yemiştim aynı hafta, hemde büyük falsolar. her neyse ben yarım diyerek o an konuştuğum kişiyi kastettim. bak ne güzel hiç olmazsa bir arkadaşın var dedi. ben de o olmazsa intihar edeyim zaten dedim. onla konuştuktan sonra kız arkadaşım geldi aklıma pardon sevdiğim kız diyecektim. onu çok özlüyordum tek bildiğim buydu. sabaha kadar mesajlarımızı okudum eski mesajları. ara sıra okurum böyle canım sıkıldıkça, hala konuşuyormuşuz hissi veriyor çünkü. eski konuşmalarımızda bana bir yazı dizisi atmıştı tam bizi anlatıyor diye. bir cümle geçiyordu içerisinde "ve güneş benim için bir daha asla doğmayacak." diye. onu yazdım twitter'a. işte müzik dinleyerek uyudum. sabah arkadaşların gürültüsüyle uyandım, telefonumun şarjı bittiği için kapanmış, korkudan gözleri dönmüştü. intihar ettim sanmışlar. beni tanıyan tanır hayat dolu bir insanımdır. ne kadar sıkıntı da çeksem hep üstesinden geldim şu zamana kadar. diyeceğim o ki en yakın arkadaşım beni belki de en iyi tanıyan insanlardan birisidir. durumumu bildiği için o bile benim intihar ettiğimi zannetmiş.
peki ben bunları neden anlattım? insanlar bazı tepkilerle karşılaşıyorlar çoğu zaman. bazılarını hak ediyorlar, bazılarını hak etmiyorlar. ve ben bazı şeyleri hak etmediğimi düşünüyorum. bazı tepkiler fazla ağır. olmaması gerektiği kadar ağır.