termik santrallerin insan sağlığına zararlarından fazla olmayandır.
plütonyum'un bir atık olmadığını, aslında çok değerli olduğunu bilmeyince, böyle oluyor tabii. plütonyum atom bombası yapımında kullanılmasının yanı sıra, uranyum-235'ten çok daha verimli bir yakıt olarak kullanılabilir. ha, kullanamadın mı, satışa çıkar bakalım kaç yüz milyon dolar ediyor. kalan radyoaktif maddelerin, çok basit tekniklerle havaya veya ortama karışması önlenebiliyor. çernobil'deki patlamanın da içeriğini az bir araştırın yahu. durup dururken mi patlamış, yoksa bir deneme esnasında mı? şimdi ana soğutucu sistemler arızalandığında kendiliğinden devreye giren yedek soğutma sistemleri de bulunuyor. terör saldırıları, hatta reaktöre sızan ve onu patlatma amacındaki bir ajan bile bu hamleyi yapr yapmaz, reaktör kendi kendini durduruyor. teknoloji gelişti uyanın artık. ayrıca radyoaktif elementlerden bu kadar korkmayın. insan vücudunda potasyum-40 denen radyoaktif bir element geziyor. ne işe yaradığı bile belli değil. korkmayın.
rüzgar enerjisi için çok büyük araziler gerekir. güneş enerjisi için keza öyle. kurulum ve işletme maliyetleri de yüksektir. kömürün havayı nasıl kirlettiğini ve potansiyel bir asit yağmuru sebebi olduğunu da biliyordur herkes umarım. nükleer enerjiye mecburuz. her üretim tesisinin kendine göre tehlikeleri vardır. sülfürik asit üreten bir fabrika patlarsa ne olur? kezzaplara geliriz değil mi? hem de çok fena.
bu yüzden, bir işe karşı çıkmadan önce araştırmak, bir bilene sormak gerekir. grinpiys'e sorarsan alacağın cevap bellidir. ama bir nükleer kimyacı veya fizikçiye sorarsan, özetle yukarıdaki cevabı alırsın.