sözlük yazarlarının itirafları

entry163128 galeri video563 ses32
    86778.
  1. söze şansımı bahtımı talihimi mikeyim diye başlamak istiyorum sözlük.
    artık günlük tutmaya başlayacağım.bi on yıl sonra ağzımdaki kolayı karşımdakinin suratına püskürterek okurum belki deyü.
    evet içimi kusmaya başlayayım.
    en son matematik öğretmeni olarak atanmıştım ama fen bilgisi öğretmeniydim ya sözlük.
    hah işte şimdi işler iyice karıştı.ne olduğumu ben bile tam bilmiyorum.mutfakta aşçı, sokakta hanımefendi yok bu başka bir şeydi.
    şimdi raporlu olan fen öğretmeni geldiği için ama okulda olan diğer fen öğretmeni de gittiği için hala fen dersine giriyorum ama bu sefer 8 saat sadece ve 5. sınıflara.
    30 saat matematik dersine giren matematik öğretmeninin eşi erken doğum yapması ihtimali olduğu için derslerinden 12 sini bana verdi.yani ben aynı zamanda 8. sınıfların da matematik öğretmeni oluyorum.
    ve yine bizim okula yakın bir lisede matematik öğretmeni eksiği varmış.milli eğitimden arayıp görevlendirme yapılması istenmiş.diğer matematik hocamızın da 30 saati dolu olduğundan haftada 3 gün lisede matematik derslerine girecekmişim.
    başkalarına göre süt, bana göre çikolata.
    yani aslında ben okulumda hala norm fazlasıyım.ama şu an her yere koşturuyorum.
    veli toplantısı tutanağını hazırlamıştım.ama bu sefer de raporlu öğretmen geldi ve benim hazırladığım tutanağın üstüne kondu. kendi sınıfıydı gerçi zaten.neyse.
    sonra ben bepli öğrenciler için program hazırlamıştım.raporlu öğretmen gelince 1 yüzdelenmiş sts, proje ödevi rubriği ve bep planları oldu.*
    bense hem fen, hem matematik bep planı hazırlamalıyım tekrar.rubriğimi bitirdim şu an gerçi.
    aslında benim üzüldüğüm konu şu ki. 8. sınıfların müfredatında fraktal(!), örüntüler(?), katı cisimler(!?) ve oy anam lilililililiililil ''anal-itik geometri '' var.

    şöyle özetleyeyim sözlük.
    üniversite hayatım boyunca analitik1 inden 2 sine hep dd ile geçtiğim, geçtim diye zil takıp oynadığım, sevmek şöyle dursun adını duyunca bile gözüne flash patlamış panda tepkisi verdiğim bir ders.aha bu parağrafı yazarken de şuursuzlaştım.
    biraz daha açayım 22 yıllık hayatım boyunca sevmediğim, lanet ettiğim, mantığını anlamadığım, merak etmediğim, lanet olası pis aşağılık, kahrol !!hıaaaaağ!
    işte böyle bir ders.

    işin bir de şu boyutu var.lan sanırım ben iyiden iyiye fen öğretmeni sanar oldum ya kendimi.şimdi esas fen öğretmeni geldi diye benden fen derslerimi, yavrularımı alıp bana pis sevimsiz analitik geometrili fraktallı matematiği verince bunlar birazcık üzülmüş ve de kırılmış olabilirim.kim bilir belki de çok oturmuştur lan içime, çok pis bozulmuşumdur.:)

    bir de işin şu boyutu var sözlük, zümre öğretmenler kurulu raporu, şube öğretmenler kurulu raporu falan falan...çok gerildim yine.bu evrak işleri fena sinir bozucu.lan hala öyle hatalar yapıyorum ki.bayram sonrası meğer o bayram haftası günleri boş bırakılıyormuş defterde.ben lönk diye hemen yazdım bir sonraki sayfaya.bunu annemlere bile anlatamadım, utanıyorum sanırım.yıllarca günlük plan, yıllık plan yazan anne babam şu salaklığımı söylesem ''bunu biz yapmadık'' diyebilir.ama iyi şeyler de var.mesela nöbet defterini doldurmayı başarıyorum, nöbetlerimde koridorları boşaaaaaaalt diye ses tellerimi çok yormadan megafon yutmuş gibi bağırabiliyorum.aahah.çocuklar bazen çileden çıkarabiliyor sözlük.cidden.yoksa normalde çok sakinimdir.o kadar çok şikayet ediyorlar ki birbirlerini.en son 6. sınıfa giden bir kız öğrencim tenefüste yanıma gelip ''igretmeniğ cengiz tuvalete işiyor'' diye şikayet etti.
    iç ses soruları;
    soru 1: senin erkekler tuvaletinde ne işin var?
    soru 2: sınıfa mı yapacaktı?
    soru 3: lan biz öğretmenimizle böyle mi konuşuyorduk?
    ama hiçbir şey demedim diyemedim.öylece birbirimize baktık kızla.

    sonra seviye belirleme sınavlarında verdikleri cevaplar.bazen ciddi ciddi düşünüyorum, kendimi sorguluyorum.''ben ne anlattım da bunlar bu sonuca vardı'' diye.
    (yuvarlak bir hücre), (köşeli bir hücre) ne hücresi olduğunu yazınız.soru bu.
    hayvan hücresi yerine ''hayvan bitkisi'', bitki hücresi yerine de ''bitki hayvanı'' yazanı mı dersin ; hücre zarıyla hücre çeperinin farkına hücre zarının zarı, hücre çeperinin çeperi vardır diyen mi dersin.çekirdeğe ''hücrenin kontrol zikidir'' yazanı mı ararsın, daha neler neler.

    proteinin vücudumuzdaki görevi nedir sorusuna ''protein çok tihlikili bisidir'', karbonhidrata ''bu aslında o kadar tehlikeli olmayabilir'' yağ'a da ''bu sararsızdır'' yazanlar var ya. ahahaha.

    bugün sınıfın birinde üreme ve gelişme ünitesini anlatıyorum.üremek deyince aklınıza ne geliyor dedim.''igretmeniğ Allah korusun çok kötü bir hastalıktır, protin yersek geçer'' dediler.he bir de neslin devamı için bir dişi bir erkek olmalı dedim.nasıl yani erkek erkek; kız kız olunca çoğalmıyor mu dediler.buna o kadar şaşırdılar ki bir süre hepimiz boş baktık.
    ardından kitaptan okuyor konuyu sınıftan bir öğrenci, ''erkek üreme hücresine sperm, dişi üreme hücresine yumurta denir'' dedi, orta sıralardan bir öğrenci parmak kaldırmaya başladı deli gibi.noldu söyle dedim.''iğretmeniğ tahtada gösterim mi spermin yumurtaya girişini '' dedi.tüm sınıf dönüp çocuğa baktık şaşkın bir halde.daha neler neler.

    haaa;
    kolay mı? kesinlikle değil.
    eğleniyor muyum ? ahhaha evet, evet evet!
    şikayetçi miyim?
    hayır.
    çok yoruluyorum evet, boğazım boğaz olalı böyle ağrı görmedi belki.bazen de çok ses yapıp üzüyorlar beni falan ama sorduğum bir soruyu biliyorlar ya hani, beni üzdüklerinde gelip özür diliyorlar ya, küçük bir sözde, bir gülümsemede mutlu olmaları var ya,sabahları koştur koştur öğretmen servisinin önüne gelip yüzlerinde kir, üst baş yırtık, tırnaklar kapkara ama sevgi dolu tertemiz gözlerle ''igretmeniğ günaydın'' demiyorlar mı? o an ne yorgunluk görüyor gözüm, ne de boğaz ağrısı.bayram tatili boyunca kulağımda hep bir ''igretmeniğ'' çınlaması.
    seviyorum lan, çok seviyorum!
    10 ...