en iyi örneklerden biri artık türkiye'dir. hatta daha da iyi bir örnek bizim köydür.
geçen sene köye gittim. köy dediğime bakmayın, aslen merkezdenim ama merkeze bağlı köylerden birinden bahsedeceğim size.
komşular, akrabalar, tanıdıklar sağolsunlar iyi karşıladılar. ne de olsa büyükşehirden misafiriz biz. senede bir kere gelen adamlarız. neyse, bir gün çarşı geziliyor bir gün pazar. bir gece pancar tarlasında mangal, bir gece bahçede sohbet. derken bir gün "haydi filanca köyde yemek yemeye". bize uyar!
köye gittik ama köyün hiçbir yerinde cep telefonu çekmiyor. dolaştığım heryerde şahsen kontrol ediyorum, yok, yok, yok! yemekten önce oturduk köy kahvesine ve başladı hasbihal.
laf, biraz da benim sayemde döndü dolaştı telefon meselesine geldi. dedim ki "dayılar telefon çekmiyor mu bu köyde", "he öyledir yeğenim, çekmez" diyen herkes elini attı cebe, çıkardı birer tane kameralı telefon. benim yüzümün halini siz düşünün artık.
ulan madem çekmiyor o telefonlar ne? madem telefon aldın o kameralar ne? sen yönetmen misin? senin o telefonu alman için bir römork pancar satman lazım.
diyeceğim o ki, tüketim toplumu olmuşuz da kendimizi tüketmeye başlamışız haberimiz yok!