- sinem ben acıktım.
+ bu saatte mi kızım bi siktir git. (saat 03.00 civarı)
- ya kalk çok acıktım,evde bi şey yok.
+ ekmek vardır oralarda, dolapta da peynir vardır.
- ikisi de yok, sevgilinle beraber sömürdüğünüz için kalmamış.
+ gözüne mi battı kızım, git ye bi şey.
- yaa kalk hadi gidelim yiyecek bi şeyler bulalım.
+ bu saatte ne bulmayı umuyorsun, git yat.
- kaaaaaalllllllkkkkkkkkk.
(ve kalktı, evden çıktık)
15 dakikalık yürüme mesafesinden sonra bir çorbacının açık olduğunu fark ettik.
+ unknown bak çorbacı var, hadi çorba içelim.
- ben çorba içmem ama.
+ nasıl yani ya, hasta mısın lan sen, bu saatte ne bulacaksın başka?
- sanki ilk kez çorba içmiyorum, içmem işte.
(çorbacıya daldım)
- iyi sabahlaarr.
(sinem suratındaki o klasik şebelek ifadeyle arkamda duruyor)
- şey biz acıktık da, evde de yiyecek pek bir şey kalmamış. siz yaptığınız çorbalara patates koyuyor musunuz?
çorbacı abi: işkembeye patates koyulmaz.
- yok ben zaten işkembeye patates koyuyor musunuz diye sormadım.
çorbacı abi: çorba içecek misiniz?
- hayır patates yiyeceğiz.
çorbacı abi: gidin yiyin o zaman.
- abi siz de patates var mı?
çorbacı abi: vaar.
- tamam işte, bize 1 kilo patates.
çorbacı abi: burası manav değil, çorbacı.
- abi acıktık işte ya n'olur sanki patates satsan bu gecelik bize?
çorbacı abi: salih şuradan 4-5 tane patates koy poşete. (biri dürtmüş gibi bir bakışlar falan atıyor bu arada)
- sağol abi borcumuz ne kadar?
çorbacı abi: 3 ytl. (ytl olayı da yeniydi o zamanlar, esnaf abiler bastırırlardı böyle)
- iyi sabahlar abi.
patateslere kavuşmanın haklı gururuyla yolda ilerliyorum.
sinem:
+ sen ne rezil bi şeysin ya.
- kes sesini bee sayemde yumurtalı patates yiyeceksin.
+ rezil olduk kızım adamlara, daha patates diyorsun.
- anaa yumurtalı patates demişken, evde yumurta var mı?
+ hayırr yaaaa hayırrrrrrr.
- hahahah korkma korkma tamam kızartırız patatesleri ama sonuçta adamlara ben dil döktüğüme göre sen kızartacaksın.
arkadan bir köpek sesi gelir. bulunduğumuz şehrin köpekleri de çokluklarıyla meşhurdur bu arada.
+ unknown köpek.
- fark ettim, fark etmemiş gibi yap.
+ önemli olan bizim onu fark etmemiz değil, onun bizi fark etmesi.
- sus kızım sus.
köpek hızlanır ve yanımıza gelir. bir süre yan yana yürürüz. bacaklarımızı koklamaya falan başlar.
arkamıza bir döneriz, üç köpek daha.
- sinem.
+ efendim.
- sıçtık.
+ eve gidebilirsek o patatesleri boğazına tıkayarak öldüreceğim seni.
- eve gidebilirsek ölümüm senin elinden olsun.
vee... kaaaaaaaaçççççççççç.
3 dakika sonra evde buluştuk sinem'le. köpekler bizi kovalamamışlar meğer. kovalasalardı, yakalanmamamıza imkan yoktu zaten. adrenalinimiz yanımıza kâr kaldı. sinem hayvanı da sanki acıkan ben değilmişim de kendisiymişçesine sömürdü patatesleri.