genelde bu şoförler ikiye ayrılır:
1. tiptekiler kraldan çok kralcıdırlar. gecenin köründe de olsa kör itin öldüğü yerde de olsa paso sorarlar. öğrenci kimliği gösterirsiniz, illa ki bandrol isterler. böyleleri her türlü şeyi hak ederler.
2. tiptekiler ise zoraki paso soranlardır. ya denetim vardır, ya da duraklar toplu bulunan bir yerdeyse durak amirleri tarafından sürekli gözetlenirler. adamcağızlar mecburen sorarlar, olmayana da bi dahaki sefere paso al derler.
işin özü o şoförlere vatandaşla yüz göz olma durumuna getiren belediye en büyük suçludur. yıllarca manyetik şeritli kartları satarak bu devirde manyetik karta hala geçmemiş ve öğrencileri otobüse binmek için iki kart taşımak zorunda bırakmıştır. neredeyse bütün büyükşehirlerde manyetik kart varken bizimki daha yeni lafını eder olmuştur. şehir için (bkz: ankara)
bir de şöyle bir ayağı var bu işin, hadi belediye zarar ediyor diye paso ücreti alıyor. o zaman neden her bayramda belediye kapı kapı dolaşıp otobüslerle bangır bangır top dağıtıyor? neden bahçelideki gökkuşağı gibi bir rezalete trilyonlarca para harcıyor? neden armadanın karşısındaki ne işe yaradığı belli olmayan eski inşaat/yeni harabeye rivayete göre 300 trilyon para harcıyor? ve bunun gibi saymakla bitmeyen savurganlık içerisinde neden türkiyenin en borçlu belediyesi oluyor? bunların mantıklı açıklaması olsun, o zaman eyvallah diyeceğim.
