hayatımın aşkı, neşe kaynağım, her ne olursa olsun mutlu olmamı sağlayabilen yüce insan. üç yıldır sana olan aşkım, hayranlığım ve saygım hiç azalmadı, azalmayacak. hayatımdaki yerin gerçekten büyük. öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın, benim sevdiğim tek şiir. ve sen de öyle bir zamanda geldin işte. bugün senin doğum günün. hiç yaşlanmadın ve yaşlanmayacaksın değil mi? sanki hala yirmili yaşlarındasın. kim der 41 yaşındasın diye? şarkıların da aynı sen gibi mükemmel. şarkıların sayesinde tanıdım, öyle sevdim seni. şarkıların senin hayatından izler taşıyor. bu da onları daha bir anlamlı kılıyor. şu an çok kastım güzel bir şeyler yazayım diye, uğraşıyorum ama tam hissettiklerimi, söylemek istediklerimi yazamıyorum. ya işte sen çok iyisin, harikasın, çok iyi bir babasın. kızını her şeyden çok seviyorsun. ya ama merak ettiğim neden onunla fotoğrafların yok? yani hailie küçükken vardı ama şimdi yok. bir de proof'un çok resmini bulamıyorum. çok takıldım bu konuya. neyse. hep seni görebilme hayalini kuruyorum. ama seni görsem ne yapıcam, nasıl konuşucam? ingilizcem berbat bir seviyede. geçenlerde oturdum düşündüm. ciddi ciddi yanına gidip konuşursam ne derim, nasıl derim düşündüm. seni ilk gördüğümde kısa bir baygınlık geçiriyorum, heycandan dilim tutuluyor, öyle heykel gibi kalıyorum falan. sonra düzeliyorum, konuşmaya çalışıyorum ama nasıl konuşma. buraya gelen yabancı turistler gibi, doğru düzgün cümle kuramadan, sadece kelimelerle derdimi anlattım resmen hayalimde. ama ingilizceyi iyice bir öğrenicem ve öyle gelicem yanına. sanki okuycakmışsın gibi yazıyorum ha buraya da. neyse canım çok yazmak istedi. eğer ben bu yazıyı bitiremeden birisi buraya doğum günün olduğunu yazarsa gerçekten kötü olurum. çünkü sen benimsin. seni paylaşamam. en büyük stan benim. aynı, şarkıdaki stan gibiyim. tamam erkek hayranların olabilir tabii ama başka bir kızın sana hayran olduğunu görünce resmen çıldırıyorum. keşke seni daha önce tanıyabilseydim ama yaşım yüzünden böyle. ve işte devam ettiremiyorum yazıyı, kaldım burda. hah ne yazacağımı hatırladım. şimdi ben hep seninle uzun uzun konuşmanın, seninle vakit geçirmenin hayalini kuruyorum. ama sen ister misin ki? the way i am'de demiştin ya "To not come and speak to me (speak to me).. I don't know you And no I don't owe you a mo-therfuck-in thing I'm not Mr. N'Sync, I'm not what your friends think I'm not Mr. Friendly, I can be a prick " gerçi başında yemek yerken ve kızımı yedirirken diyorsun ama olsun. işte bu söylediklerin yüznden beni takmazsın diye düşünüyorum. hala mı öyle? hala arkadaş canlısı değil misin? lütfen değişmiş ol. çünkü gerçekten çok üzülürüm. çok büyük bir hayal kırıklığı olur. neyse, böyle olmıycak. hayalimdeki gibi olucak. doğum günün kutlu olsun, seni çok seviyorum. bu yazdıklarımı çevirebilseydim ve sana yollayabilseydim harika olurdu ama yapamıyorum maalesef. her zaman dediğim gibi, bir gün sana sarılıcam.