Bundan 2.500 sene önce, Mezopotamyada hüküm süren Asurlu Kral Dehaqa karşı ayaklanan Kürtleri anlatır bu destan. Zalim kral Dehaq, hem baharın gelişini engelliyor, hem de yakalandığı ölümcül bir hastalıktan kurtulmak için, her gün bölgeden yakalanan iki genci öldürüp, beyinlerini yiyordu. Gençler katledilirken, sıra daha önce bu şekilde 17 oğlunu kaybetmiş olan Kawa adındaki demircinin en küçük oğluna gelmişti. Her gün, gençler Dehakın askerleri tarafından başları kesilmek üzere götürülürken, Kawanın aklına başkaldırı fikri gelir ve bu konuyu etrafında güvendiği birkaç kişiye açıklar. Demirci dükkânında, demirden savaş malzemeleri olarak Gürz û Kember, Kêr gibi araçlar yapar ve bir taraftan da başkaldırı için etrafındakileri eğitir. Bu hareket, yavaş yavaş yayılmaya başlar. Mart ayının 20sini 21ine bağlayan gece, zalim Dehaka karşı direniş başlar. O gece Demirci Kawa, kralın sarayına doğru yürür. Zalim Kral Dehaqı öldürerek, hem Kürtleri özgürlüğüne kavuşturmuş olur, hem de yeniden gelen baharın müjdecisi olur.