Ulan Oğulcan iş çıkardın başına yine. Nerden çıkardın sevmekti filan. Aldın eline yine kalemi ergenler gibi mektup yazıyosun. Ne tutuyor seni, ayakların niye ters dönüpte kaçırmıyor seni. Niye kaçamıyorsun olduğun yerden. Hani küçükken mumu eritip çay altlığına yapıştırmayı çok severdin. Şimdi o mum gibisin be Oğulcan. Mum dibini aydınlatamaz ki Oğulcan. Attığın adımları göremedin bu yüzden. Bak kime çarptın yalnışlıkla. Kimi yaktın o küçük tiz alevinle.
Kaç güneş var sence şu evrende Oğulcan. Hangi yörüngeden geldiğini hatırlamıyorsun daha gittin çekimine kapıldın bi güneşin. Sen ölü bir gezegensin be Oğulcan. Sen bile içinde barınamaz olmuşsun hiç canlı belirtsi kalmamış sende. Birde gitmiş başka gezegenleri sürgün etmişsin evrenin köşelerine, güneşini paylaşamamışsın. Oldu mu Oğulcan o elindeki kaçıncı kadeh yatsana hadi yarın bayram günah değil mi Oğulcan. Sevmesene Oğulcan, neden sevdin ?