din de bir öğreti sistematiğidir. olayı algılarımızdaki ''din'' tanımından ziyade bir öğretiler, kuramlar, kurallar bütünü sayarsak şayet, budizm gibi etik öğeler içeren bir yapının ateist bir algı üzerine inşa edilmiş olması onun bir din, bir öğreti olduğu gerçeğini değiştirmez. yani kavramlar üzerinden sonu olmayan tartışmalara girmeye gerek yok.
evet budizm'de bir tanrı algısı yoktur, tanrı'ya ihtiyaç da yoktur. mühim olan kişinin kendi öz benliği ve varlıklar alemidir. materyalist bir dünya görüşü olan budizm daha çok varlığın kendi sınırları içindeki erdemi tartışmıştır her zaman, metafizik konulara hiç değinmemiştir.
ayrıca budizmin tarihine baktığımızda Siddhartha Gautama'nın yani buda'nın bu öğretiyi politeist brahma inancına tepkisel olarak doğurduğu görülür.politeizm de çoğunlukla putperestliğe kapı açan bir görüştür. çünkü inancın nesnelleşmesi ihtiyacı insanlığın tarihi ile yaşıttır. buda ise bu açmaza tepkisel olarak herhangi bir tanrı algısı olmayan sadece insandan ve evrenden ibaret bu öğretiyi geliştirmiştir. sonuç olarak tanrı algısı yoktur ve bu teist biri açısından ateizm olarak adlandırılacaktır, gayet normal.
peki ateizm bir ''din midir'' diye sorarsak yine başta ki konuya dönmemiz gerek, din kavramından hristiyanlık, müslümanlık vs. bir olguyu anlıyorsak elbette değildir, geniş çerçevede ve kavramsal karşılığı olarak ''din midir'' diye sorarsak, evet bir dindir denebilir. çünkü din dediğimiz olgu hayatı belli bir felsefi görüş etrafında şekillendirmekten ibarettir. ateist arkadaşlar haklı olarak din kelimesinden hoşlanmıyorlar, ateizm bir felsefi yönelimdir, kuralları olan ya da olmayan ve ya kurala bağlı kalma zorunluluğu olmayan insanlığın ortak değerleri üzerine inşa edilmiş herhangi bir ''şey'' olarak adlandırmak da doğru olacaktır ateizmi.
