lan arkadaş, ömrümüz, daha kozmopolit ve metropol bir şehirde geçsin diye çabalamakla geçti. elde avuçta kalan ne? faturalar, siktiriboktan komşular, ev ve işyeri sahipleri, gürültü, trafik...
ben dedemin köyüne dönüp koyun kuzu yetiştirmek istiyorum avradını sikeyim. ne trafik var ne de gürültü.
işyerim ahır, tarla.. iş aracım gerecim; orak, tırpan, çapa olacak.
ne güzel hayat amk. düşmüşüz şimdi kaosun ve curcunanın ortasına, sabahtan akşama kadar çalışıp debeleniyoruz. niye? yani tüm bu uğraş ve telaş niye?
küçükken daha mutluydum lan ben. daha küçük bir şehirde yaşarken daha huzurlu, daha sağlıklıydım.
şimdi istanbul'un en hareketli yerinde yaşıyorum sözde. evim de istanbul'un tam göbeğinde. ama gel gör ki ne bir gün doya doya uyuyabiliyorum ne de içime siniyor yaşadığım hayat.
her sabah bankalardan gelen telefonlarla uyanıyorum. gün ortasında başka bir dünya masraf. akşam oluyor, eve gidiyorum. televizyonu açmamla ekranda beliren borç mesajını görmem bir saliselik zamana sığıyor.
köyde yaşayan hüseyin emminin sikinde mi senin benim yaşadığımız sıkıntılar. bir defa adamın kalbi temiz. adam duayla yağmur yağdırıyor. sen ben 7/24 dua etsek hiçbir bok olmaz. bir defa o adamın yukarıdan torpili var. baksana ulan; herif mis gibi doğal olanını yiyor her şeyin. ne kredi kartıyla işi var ne de başka siktiriboktan şeylerle. hayata tek bir osuruk borcu var amk.
sen ben yarın gebersek, borcumuzu harcımızı ödeyecek olan bir dünya akraba, anne, baba hem borcumuzu ödeyecek hem de bir dünya küfredecek ölümüze.
ben sıkıldım amk. köye gidip lahana yetiştirmek istiyorum. biber ekip onları sulayayım. canım sıkıldığında kafamı vurup uyuyayım saatlerce. koyun kuzu besleyip taklacı güvercin bakayım.
kedim, köpeğim olsun onlarca. gecem gündüzüm onlarla geçsin. bir tane hayat arkadaşım olsun, yeter.
son olarak; modern hayatın, modern olduğunu varsaydığımız her türlü çilesi de alanın götüne girsin.