Erzurum'da öğretmenlik yaparken sınıfta bir olay yaşanmıştı bu olay beni fazlasıyla üzmüştü ve kendime kızmama sebebiyet vermişti. Şimdi nedendir bilmiyorum ama anlatma gereği duydum. Yanlış hatırlamıyorsam Salı günüydü Erzurum' un soğumaya başladığı insanı titreten Ekim ayı. ilk iki dersim okulun en haylaz ve tembel sınıfına idi. Ancak çoğunun yapmayacağını bile bile bu sınıfa diğer sınıflardan çok daha fazla ödev verirdim. Yapmayan öğrencileri o anki ruhsal halime bağlı olarak bazen sert bir biçimde azarlar bazen espri ile karışık uyarırdım. Ama o gün nedendir bilmiyorum sanırım soğuklar en büyük sebebi idi çok gergin ve sinirliydim. Sınıfa girer girmez benim söylememe gerek kalmadan sınıfın az olan çalışkan grupları tarafından ödev olduğu bana hatırlatıldı. Klasik bir şekilde pilot kalemimi alıp ödevleri kontrol etmeye başladım, yapmayan öğrencileri hep yaptığım gibi tahtaya çıkarttım. Sandalyeye oturdum be tek tek öğrencilerin ödev yapmama sebeplerini dinlemeye başladım. Kimisi hocam bilmiyordum gibi klasik cevaplar verdi kimisi hocam evde unuttum dedi. Hepsini sert bir biçimde azarladım ve yerlerine oturttum ancak en sondaki öğrenciye sorduğumda yağmur yağdığı için ödevini yapamadığını söyledi. Ne alakası var oğlum dedim hocam söylemek istemiyorum dedi. Bu diyalog bayağı sürdü. En sonunda iyice sinirlenip çocuğun yanağına tokatı indirdim ve yerine oturttum. Sonra teneffüs olduğunda çocuk yanıma geldi. Hocam dedi kusura bakmayın sizi kızdırdım ama isterseniz sebebini şimdi söyleyeyim dedi. Bende oldukça şaşırdım söyle bakalım dedim. Dedi ki hocam bizim evimiz çok eski yağmur yağdığında evimizin damı akıyor dün de yağmur yağdığı için ancak ev ile uğraştım. Bu sözleri duyduktan sonra öyle bir pişmanlık yaşadım ki ömrüm boyunca unutamıyorum. işte o günden beri ödev yapmayan öğrencileri yüzüne karşı asla azarlamam daha sonra yanıma çağırır neden yapmadığını sorarım.