yobaz-kürtçü tayfanın hüsn-ü hayalidir. atatürk'e çocuk zekasında atıp tutarlar sonra aldıkları cevaplar tokat niteliğinde olunca bu haliyle yobaz-kürtçü tayfada bir eziklik hissi uyandırır ve eziklik hissinin yer değiştirmesi hayal edilir.
şimdi gelelim yukarıdaki kör cahilin çocuk zekasındaki yorumlarına,iddialarına;
lozan'ın ekonomik ve topraksal kayıpları demiş güler misin sabaha mı bırakırsın.
ulan senin her yerinden girmişler ne istanbul bırakmışlar ne izmir ne adana bırakmışlar ne antep.
sevr anlaşmasının maddelerini oku mondros ateşkesini de oku sonra bir de lozana bak.
lozan savaş meydanında ne kazandıysan onun tescilidir.
bu cahil şakirtler sanki 3 kıtaya yayılmış topraklarımız vardı da lozanda sadece anadoluyu aldık sanıyorlar. daha doğrusu bu gerizekalıca anlayış belletiliyor bu cahillere.
belirttiğim üzere 4 yandan işgal edilmişsin ve anadolunun bağrında örgütlenip silaha sarılmışsın.önce üstüne gelmişler yok olmamak için direnmişsin ve yunanı püskürtmeyi başarmışsın.bunu gören fransız türkün güney cephesine daha çok önem verip güneyde kendisini def edeceğini anlamış (zira antep'te,urfa'da,maraş'da yaşadığı sıkıntılar malum) haliyle o da tası tarağı toplayıp suriyeye dönmüş.zaten ermenileri doğuda yenmiştin, işgal kuvvetleri eliyle çkarılan iç isyanları bastırmıştın geriye bir tek yunan ve ağası ingiliz kalmıştı. derken taarruz için hazırlanmış ve 1922 ağustosunun 26'sında 15 gün sürecek bir savaşla yunanı da egeden atmışsın.ardından işgal kuvvetlerinin tarafsız bölge diye tabir ettikleri çanakkale ve istanbul sınırına dayanmışsın.ingiliz mütareke istemiş ve seninle savaşacak gücü olmadığı için mudanya mütarekesiyle boğazları ve yunan elindeki doğu trakyayı bırakmayı kabul etmiştir.
şimdi bu gerici tayfa diyor ki adalar ve musul....
ulan zırcahiller musulda 200 bin ingiliz askeri seni bekliyor. ya istanbula yürüyeceksin ya musula. anan dinin gevremiş yunanı denize dökene kadar. bir atımlık barutun kalmış ya doğu trakya ve istanbul-çanakkale'yi alacaksın ya musula yürüyeceksin.musulda petrol var.musulu alsan 3 gün sonra ingiliz yine gelecek.yine savaşacaksın ama boğazlarda stratejik önem dışında başka bir önemi yok.ayrıca ingilizin boğazlardaki asker mevcudu sayılı asla seninle baş edemez.dolayısı ile bir direnç gösteremeyeceğini biliyorsun ve tüm milletin arzusu olan istanbulu osmanlı başkent'ini,en büyük şehri kurtarma fikri her yönden daha doğrudur düşüncesi hakim oluyor.
musulu da hele bir götümü yer edeyim ben sana neler edeyim misali öteliyorlar.nitekim lozanda musul görüşmeleri tıkanmıştır.o görüşmeler lozan sonrası da sürmüştür.türkiye tam musula askeri harekat planlarlarken ingiliz tabi hala dünyanın ağası güneydoğuda şeyh said isyanı diye bilinen isyanı çıkartmayı başarmıştır. 2 ay süren bu isyanı bastırma çalışmalarında türkiye bütçesinin 3'te 1'ini harcamak zorunda kalmıştır yani musulda yapacağını kendi topraklarında yapmıştır musul konusu ise musul petrollerinin %10'unu 25 yıl süreyle Türkiyeye verilmesi karşılığı bir süre daha ötelenmiştir. musul sorununu çözemeyen mustafa kemal sonrası türkiyeyi yönetenlerdir. mustafa kemal misakı millinin tamamına yakınını kurtarmıştır.küçük bir parçayı alamayanlara git sor hesabı.
adalar ise ayrı bir komedidiler.gerizekalı yobazlar o dönem adamları yunanlılarda sanıyor.adalar italyanlarındı ve adaları almak istiyorsan gemilerinle adalara çıkartma yapman yani savaşman gerekiyordu.sen derme çatma bir orduyla ipten üzengi,tahtadan kılıçla ancak karada savaşmışsın.hangi imkanla bir deniz savaşı yapabilirsin.donanman mı var camış? bir atımlık barutun var ona da cesaret edemeyip 1-2 sene daha hazırlanıp güçlenip öyle musula gitmeyi tasarlıyorsun haliyle adalar konusu ve kıbrıs konusu ötelenmek zorundaydı.
3 kıtaya yayılmış osmanlı toprakları hepten geri alınsın isteniyor adeta.bu insafsızlıktan da öte terbiyesizliktir.4 bir yanından işgal edilmiş bitmiş bir imparatorlukta arayacaksınız o toprakları kaybetmenin yanlışını.
kumarda 1 milyon kaybediyorsun elinde 100 lira kalmış arkadaşın kardeşin neyse kalk ulan geç kenara diyor o 100 lirayla kaybettiğin 1 milyonun 300-400 binini kurtarıyor ve sen de kalkıp niye 500 bin olmadı 600 bin olmadı hesabı yapıyorsun.o yalakalık ettiğiniz padişahlık düzeninde arayacaksın hatayı.
gelelim şu arap alfabesi meselesine? bugün ülkenin %90'ı belki daha fazlası okur yazar.
o gün ise ülkenin sadece %5'i okur yazar haliyle sen zaten hiçbişey okuyup yazamıyordun ki öküz...
biz arap mıyız? değiliz. latin de değiliz. e kalkıp da göktürk alfabesine dönecek halimiz de olmadığına göre en kolay öğrenilecek alfabeyi seçmek kadar doğal ne olabilir. arap alfabesiyle 2-3 yılda okuma yazma ancak öğrenilebiliyor.latin alfabesiyle 3-5 ayda.
kaldı ki bu proje çok yalaklandığınız 2.abdülhamitin projesidir. eğitim birliği yani tevhidi tedrisat ve zorunlu eğitimle birlikte latin alfabesi de abdülhamitin projeleridir.abdülhamit döneminde bunlardan sadece zorunlu eğitim hayata geçebilmişti diğer 2 proje hazırlık aşamasında kalmıştı.zorunlu eğitimde de istenen başarı elde edilememişti. mustafa kemal tüm bu projeleri hayata geçirmiş hepsinde de başarı elde etmişti.
yegane amaç insanların iyi bir eğitim almasıydı.okuma yazma oranı %5 olan kadınlarda binde 2 olan bir ülkede eğitim için o halka kolay bir anahtar vermekti amaç. sahtekar akp'lilerin çocuk zekasındaki bu tür iddialarını papağan gibi buralara taşımak yerine biraz okumak araştırmak lazım.körü körüne arap taşşağı yalamak yerine insan gibi hareket edilse böyle gerizekalıca eleştiriler yapılmazdı.
bir de şu kurandan bahsetmek lazım.cumhuriyetten önce kuranın tek bir türkçe çevirisi yoktu.camilerde cuma hutbelerinde imam - vaiz arapça birşeyler anlatır anadili türkçe olan millet haliyle bön bön suratına bakar birşey anlamazdı.
mustafa kemalle dinini öğrenmeye başladı millet.kuran'ın türkçe tercümesi yapıldı ülkenin en önemli din alimleri eliyle.cuma hutbelerinde türkçe vaazlar verildi millet dinini doğru öğrenmeye başladı.
özetle bu ülke cumhuriyetten önce zırcahildi bir avuç insan dışında okuma yazma bilen yoktu o dönem dahi bu ülkenin %95'ince bilinen dil türkçeydi haliyle resmi dil osmanlının da resmi dili olan türkçe yapıldı ve eğitim de,dini vecibeler de milletin diliyle gerçekleşti.bundan daha doğal ne olabilir. halkın %1-2'si dışında kimsenin bilmediği arapça ile hangi konuda mesafe alabilirsin.
sonuç olarak tekrar açılan başlığa dönmek gerekirse bir cahil şakirt çıkıp atatürk'e çocuk zekasında iddialarla atıp tutuyor, aklı başında bir atatürkçü de görüldüğü üzere kapakları tek tek takıyor bunu gören şakirt cehaletinden ötürü eziklik hissine kapılıp kendi kendini yiyiyor. mesele budur.