telefon yok, facabook, twitter, stumbleupon yok.
bir bardak altım var.
çantamda yeşil intraketim var, birilerinin burnunu, ağzını, kaşını delmek için, para kazandıran intraket.
bardağım var, dışında kuşların uçtuğu, içinde sakinleşmek için içtiğim papatya çayı, biblo, çakmak ve leyleklerin göçlerini anlatan bir tablo.
ışık, sarı bir lamba-koca karanlığı aydınlatabilen-, kitaplar, defterler, kalemler.
nedense haziranda kalınmış bir takvim.
duvarda uğurlu günlerim asılı, özdemir asaf, turgut uyar, anonim ve bir anonim daha.
az yukarıda abimin fotoğrafı var, altında manidar bir karikatür.
eskiden kalma led zeppelin, guns, jimi hendrix ile jim morrison-kertenkele kral-
arka fonda hey hey, my my.-neden bu?-
gördüklerim bunlar.
hissettiklerim, dokunduklarım, göz gezdirdiklerim bunlar.
yudumladığım, yazdığım, düşündüklerim bunlar.
yalnızlığım bu cansız olan her şey.
yalnızlığı paylaşan burada olanlar.
şimdi ben, başka bir evde vayahut sokakta,barda...her yerde olan insanları duyabilir miyim?
benim dostum olabilirler mi?
odamda, yanımda-bir poster, bir yazı, bir bardak- olabilirler mi?