çekici kızlar. türk kızlarına oranla daha açıklar. kıyafette açıklık, iletişimde açıklık, etkileşimde açıklık. yeterince açık oldu umarım.
firenze'de bir gece elimde Pizza parçasıyla otele doğru yürürken dar sokakların kesiştiği meydanda bir italyan kızı süzülerek kollarıma yapıştı ve "escuze me" dedi. olaya çarpışma süsü verdiği açıktı. ben de kızı tuttum düşmemesi için ve önemli değil dedim. yalnız kız bir zarifti ki sanki film çekiyorduk. malesef Pizza çok lezzetliydi bir kıza baktım bir pizzaya, yürü dedim oğlum. Sabah uçağın var. escuze me, escuze me sesleri sabaha Kadar beynimde yankılandı.
bir de Martina diye biriyle tanıştık bir önceki gün. ünide okuyormuş. ingilizce az, bende de onda da. bir güzel bakıyordu ki yeme de yanında yat. çok güzel bakıyor italyan kızları diye bir genelleme sallayayım gitsin. (iki örneğim var)
telefonunu aldım. sonra bangladeşli çiçekçi geldi, gül de aldım ona. (türkiye'de almıyoruz evet. firenze'de o Kadar sanata maruz kalınca insan öküzlükten kurtuluyormuş ahaha)
sonra babası aradı, kız eve gitti. yanında da arkadaşı vardı zaten. ertesi gün için sözleştik. ama bakın ne oldu, ertesi gün italya polisinden mesaj aldım. anlamadım ama "götünü keser, Arno nehrine atarız seni" gibi bir anlam çıkardım. önce tırstım sonra atın ölümü efsanesi aklıma geldi. kıza mesaj attım, aradım, çıkmadı, dönmedi bana. aynı mesajdan ona da gitmiş olması muhtemel. buradan çıkacak sonuç italyan babalar da türk babalar gibi kızlarını feci kıskanıyorlar.
martina'nın elinde makası yoktu ama güzel gözleri vardı. bir de çok güzel "si" diyordu. si si diye diye nicesine sarıldım, benim sadık yarim kara topraktır.
özet: bella Firenze.
ekleme: kızın babası Polismiş. katil de aşçı.