araba almayı bir kenara koyarsak... hoş olmayandır. nasıl hoş olmaz? evet lisede, üniversite'de aldık, keyifliydi. o zaman onu gerektiriyordu, iki binli yılların başında bir gümüş künye modası vardı mesela. şimdi alsan olur mu? adama gülerler... o vakitler erkekler için güzel bir hediyeydi. ama küçüktün, küçüktük. yaş aldıkça bu durumdan rahatsızlık duymaya başladım. hani karşımdaki kişinin bu özel gün, kesinlikle iyi bir şey almalıyım fikriyle boğulması hoşuma gitmez oldu. aynı şey benim içinde geçerli, neden özel gün diye kendimi zorlamalıyım? bunlar kapitalizmin haydası huydası demeyeceğim, sadece içten gelmiyor. içten gelmeyince de eğreti duruyor. onun yerine özel günü, özel kılacak tavrı takınsan, ne bileyim hadi hayatım kalk yemeye gidelim, hadi çay içelim desen, bir dilim pasta yesen daha keyifli. bunun makuliyetle ilgisi de yok, sadece daha sıcak. hani bir şey eksiktir, ya da istiyordur kadın/erkek gider alırsın o ayrı. ama bugün evlilik yıldönümümüz ve ben sana 500 liralık çanta almak istedim demek hoş olmuyor. ne kadar kazanırsan kazan. maddi şeyler ne kadar çoğalırsa duygu o kadar azalır, bir de zorunluluk eklenirse o ilişkiden artık hayır gelmez.
bunu erkeklere dayatmamalı, hani cidden bir çiçek bari alsın dememeli. bırak içinden gelmiyorsa almasın. zorla sevgi mi gösterilir? yemişim öyle çiçeği, hediyeyi zorladıktan sonra. arada aşk yoksa neylesin leyla araba'yı? di mi? di...
zorlamak yerine yol verin, baktınız olmuyor en iyisi sen selamet ben selamet diyin. diyin ki adam olsun eşşoğlu, azcık hissetsin!