"doğu desem kırılıyor yüzüm
yok mudur taşların da bir kalbi
evin köşelerinde kesik saçlar saklıdır
kuruyan vezinler, ateşte tuz âyinleri
gördüm.
tozlu bir âvâzla gezinen dervişler
meyveli ağaçlar kadar kederli
desem kırılıyor yüzüm
kayıp anahtarlar / açmıyor hiçbir kalbi:
eskiyen bir güz durmadan eşikleri çalıyor
gölge, uykusuz bir su âyini:
doğuda her şey imâlardan ibaret
desem de kırılıyor yüzüm: atlar ölmeden dönmeli"