Affetmek Allahın hem sıfatı, hem de bizlere emri. Zaten islamiyet, Allahın isim ve sıfatlarından doğan güzel ahlakı yaşamamızı ön görüyor. Dinimizin her emri ve her yasağı Allahın bir veya birden fazla ismine dayanıyor.
Allah Afüvdür. Affeder, affetmeyi sever ve kullarına affetmeyi emreder. Yani af gibi bir güzel ahlakı kullarında da görmek ister. Nitekim Kuran, bir ayetinde, Affetsin. Aldırış etmesin. Allahın sizi bağışlamasını istemez misiniz? bir diğer ayetinde de, Onlar (Allahtan hakkıyla korkanlar), bollukta ve darlıkta Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar, insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever buyurarak affı önemli bir ahlaki kural olarak ve takvanın önemli bir ayağı olarak emrediyor.
ister Affettim diyelim, ister Hakkımı helal ettim diyelim; bu aftır. Yani bu ifade, bizim, o kişi ve o mesele ile ilgili olarak mahşere dönük hakkımızdan vazgeçtiğimizi, artık o meseleden dolayı o kişinin yakasına yapışmayacağımızı bildirir. Bizim affımızdan sonra dilerse Cenab-ı Allah da o kişiyi affeder. Fakat bizimle ilgili bir haktan dolayı, biz onu affetmeden Cenab-ı Hak affetmiyor. Nihayet, bizim hakkımızı mahşerde ondan alıp bize teslim ediyor.
(ALLAH rızası için affedeni, ALLAHü teala yükseltir.) [Müslim]
(Affedin ki affedilesiniz!) [i. Ahmed]
Kötülüğün karşılığı, onun misli (benzeri) olan kötülüktür. Ama kim affeder ve ıslah ederse (dirliği kurup-sağlarsa) artık onun ecri Allaha aittir (Şura Suresi, 40)
Yine de affeder, hoş görür (kusurlarını yüzlerine vurmaz) ve bağışlarsanız, artık elbette Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Teğabün Suresi, 14)
Kuranda Kim sabreder ve bağışlarsa, şüphesiz bu, azme değer işlerdendir. (Şura Suresi, 43) ayetiyle de affetmenin üstün bir ahlak özelliği olduğu haber verilmektedir. Dolayısıyla müminler affedici, merhametli, hoşgörülü davrananlar ve Kuranda bildirildiği gibi onlar, öfkelerini yenenler ve insanlar(daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir. (Al-i imran Suresi, 134)