okul bitmiş, kamuda işe başlanmış, askerlik yarılanmış dahi olsa birşey farketmiyor. yani 25 yaş sendromunun maddi bir boyutu yok. nasıl oldu bilmiyorum. şimdiye kadar hiç kafama takmadığım şeyleri takar oldum. yalnız kalmaktan korkar oldum. hergün saçlarıma bakıyorum dökülmüş mü, beyaz saçların sayısı artmış mı diye. en çok da umutsuzluk koyuyor. etrafımdaki insanlara bakıyorum. olmaz diyorum bunların hiçbiriyle gelecek kurulmaz ki, böylede yaşamak olmaz ki. eskiden ayıpladığım insanların hayatı cazip gelmeye başlıyor bazen. sonra silkinip kendime geliyorum. korumaya çalıştığım değerlerimden ödün vermemek için artık daha fazla çaba sarfediyorum. gökyüzünün en karanlık olduğu an şafağa en yakın olan anmış diyorlar. en karanlığı bu mu bilmiyorum ama şafak sökse güzel olacak.