seçmeli dersin türkiye'de hala seçmeli olduğunu savunacak polyannaların ülkesidir.
ulen bizim zamanımızda da seçmeli vardı bilmesek yutturacaksınız, ilkokulu geçtim lisede bile okulda çoğunluk neyi seçmişse ve hangi dersin hocası varsa o ders açılır ve ders saatini tamamlamak için tüm sınıfa o seçtirilirdi zorunlu olarak.kağıt üzerinde bizim okulda müzik seçeneği vardı mesela, ama müzik hocası müzik dersliği filan olmadığı için mecbur herkes beden dersi alırdı. bunun aksini de iddia etmeyin, çok çok özel elit okullar hariç küçük şehirlerde ve büyük şehirlerin ortalama muhitlerinde durum budur.
şimdi sen atanan din kültürü öğretmeni sayısıyla, resim-müzik öğretmeni sayısını kıyasla bakalım. sence okullarda hangi ders daha çok açılacak? bir de %50 nin fikrinin belli olduğu bir ülkede sınıfın çoğunluğu neyi seçecek? azınlıkta kalan ve uyum sağlaması gereken kim olacak? bu bir dayatmadır.
bizim zamanımzda da güya sünni-müslüman olmayan öğrenciler din dersinden muaf olabiliyordu ama kağıt üzerinde. mesela hiç bir alevi arkadaşımın ailesi çocuğunu okulda etiketlenecek ve dışlanacak olmasını göze alıp da o din dersinden muaf olmasını sağlamamıştı. çünkü bu bir psikolojik baskıdır. hz. muhammedin hayatı yerine bilim felsefesi filan seçen çocuk (eğer sınıfta birkaç kişi daha seçip ders açılsa bile) o dersi asla alamayacaktır. derse hoca gelse bile açın kitapları test çözün diyecektir. muhtemelen çoğu haftalarda hocanız gelmedi işi var denilip bahçeye salınacaktır. ama din dersi seçen çocuk en az 20 kişi onu seçeceği için gerçekten o konuyu öğrenme şansı bulacaktır. bu nedenle akp li olmayıp normal müslüman olan bir aile muhtemelen çocuğunun bomboş geçireceği belli olan bir ders alıp üstelik okulda dinsiz zannedilip dışlanmasındansa din dersi seçmesini tercih edecek ve bunu da çocuğun tercihine bırakmayacaktır.
zaten liselerde sayısal bölümü öğrencisine haftada 3 saat fizik ; 4 saat edebiyat 2 saat din dersi veren ülkeden ne beklersin ki?
not : kemalist değilim, ateist de değilim. ama herkesin dürüst olduğu ve çıkarcı olmadığı bir dünyada hiç bir çocuğa 15 yaşından önce kendi dinini öğretmeyeceğine inanıyorum. müslüman bir ailede yetişmiş bir çocuk bazen 5 yaşında kuran kursuna giderken 7 yaşında daha yeni bizim alfabeyi öğreniyor.
yani öğretmenlerin 'ama çocuklar kendi isteğiyle seçmese bu kadar sevmezdi dersi , bu kadar iyi öğrenmezlerdi' yavşaklığını bir kenara bırakmasını rica ediyorum. o çocuk 3 yaşında soru sormaya başladığı andan itibaren 'allah öyle yaptı', 'biz müslümanız, müslüman olursan allah seni sever, müslüman olmazsan allah seni cehennemde yakar' gibi sözlerle büyütüldüğü için mecburen koşullanıyor o dini öğrenmeye ve sevmeye.
daha 10 yaşındaki çocuktan 'ama öğretmenlik kötü meslek, çünkü öğretmen olursam ya dersteyken ezan okunursa ne yapıcam. zamanında namazımı kılamam. o yüzden imam olucam. imam olursam ezan okunduğunda hemen kılarım ve 27 kat sevap alırım. ama belki doktor olabilirim çünkü ameliyatta olsam bile allah insanları kurtardığım için beni affeder sonra namazımı kılarım yine de en çok imam olmak istiyorum' lparagrafını duyduğumda kulaklarıma inanamamıştım. nasıl bir anlayış bir çocuğa böyle bir şey aşılayarak hayatıyla ilgili en önemli kararları bile etkileyebilir? öğretmenlik çok kötü meslek dedirtebilir? bu yaşa kadar ailesi tarafından bu kadar beyni sulandırılmış bir çocuğun mantıklı ve bilinçli karar verip tamamen kendi isteğiyle o dersi seçtiğini söylemek - en iyimser yaklaşımla- hayalperestliktir.
tamam çocuğuna kimsenin 10 yaşından önce herhangi bir dini veya anti dinci bir fikir aşılamamasını sağlayalım. böyle bir deney yapılsın . bakalım kaç çocuk ortaokula geçtiğinde hiç bir baskı altında kalmadan o din derslerini seçecek ve başarılı olacak? lütfen dürüst olun kendinizi kandırmayın. en azından 'ama onlar tamamen kendi istekleriyle seçiyor o dersi' yavşaklığını yapmayın.