mantıken baktığımızda "olmayacak şey" değildir. ve açıkçası "siyasi" bir oluşum söz konusu olduğunda bunevi iddiaların "gerçeğe daha yakın" oldukları kanaatindeyim öteden beri.
chp'nin, "gezi direnişi" adı altında toplanan "halk tepkisi" üzerine aldığı tavır "aha akp gider, biz geliriz" şeklinde olunca da çok net söylüyorum böyle bir ihtimal bütün şartları bir araya getirdiğimizde kuvvetle mümkündür.
kaldı ki halk içerisinde mevzu olan "gezi eylemleri" için oluşan "karşı tepki" noktasında da chp'nin eylemlere "bakış açısı" emin olabilirsiniz ki ak parti'li siyasetçilerin uğraşıp da başaramayacakları şekilde kırmıştır eylemlerin direncini.
zira orada gerçekten bulunan insanların genel düşüncesi şöyleydi;
"akp'siz dine
chp'siz cumhuriyete
mhp'siz vatana
sahip çıkabiliriz."
he şimdi olaya antartika'daki penguenlerin gözünden bakanlar bunu göremezlerse de şaşırmam. ama sokaklardaki insanların sırf yaş aralıkları dahi bu durum için önemli bir kıstastır. nesil olarak "apolitik" olmakla itham edilen bir nesildi çünkü sokaklardaki insanların geneli. kötü niyetli yönlendirmeler olmadı mı peki? tillahı oldu hem de ve her "siyasi" oluşum tarafından neredeyse.
en başta da chp...
ama alınması gereken mesajı, görüyorum ki hala "doğru şekilde" alabilmiş tek bir siyasi irade yok mecliste.
ve aslında tüm bu yaşananları eğer ki "doğru yaklaşmayı" becerebilseydi ak parti adlı siyasi oluşum o kadar güzel bir şekilde lehine çevirebilirdi ki. olayları takiben dönüp de "onlar şöyle" demek yerine, "ben herkesin başbakanıyım" kelamlarını samimi bir şekilde edip de "benim görevim insanların hayatlarını yaşanmaz değil, yaşanır kılmak" gibi iki edebiyat yapsaydı emin olun ki gezi eylemcileri içinden dahi sempatizan kazanırdı ak parti. oy oranlarını daha da katlardı. "kahraman türk polisi" demek veya "polise emri ben verdim" diyerek kurumlar hiyerarşisinin dahi amına koymak yerine "müdahaleler sırasında zarara uğrayan vatandaşlarım" ile başlayan tek bir cümle kursaydı...
söylüyorum, chp bu kafayla devam ettiği sürece bir bok olacak değil. ak parti'nin ömrü de çok uzun değil(diplomalı eşeklerimiz dahi pek tercih etmezler ak parti'yi, diplomasız cahillerimiz de artık "keli" görmeye başladılar düşen "şapkanın" ardından)...
bugün, "türk siyasetini temizliğe terfi ettirmek vaadi" ile bir siyasi parti kurulacak olsa emin olun ki "şucu" ve "bucu" olmaktan ziyade "halk olmak" gayesi taşıyan bu milletin insanları o partiye gereken değeri verebilecektir. ilk seçimlerde değilse, bir sonraki seçimlerde.
tıpkı 2002 seçimlerinden beri ülke yöneten ak parti'nin "eski kadro" ile olsa dahi "yenilik" söylemleri getirmişti böylesi bir çıkışı ve isminde "adalet ve kalkınma" gibi bir toplumun bilinçaltında muazzam yer edebilecek(hele ki de bizim gibi her ikisine de hasret çekilen toplumlarda) iki olgunun kendine yer bulması da işin bir diğer boyutu.
neyse daha çok dağıtmadan devam ediyorum;
eğer doğru ise şerefsizliktir, haysiyetsizliktir, siyasetin boktan taraflarından birisidir.
