islamın "dünyanın, öbür dünya için bir imtihan yeri" olduğu yolundaki temel tezi ile; Kul-Yaradan ilişkisiyle taban tabana çelişen bir vahşettir...
Öncelikle bu yöntemle herhangi birisi "dinsiz" ilan edilerek din baronları tarafından öldürülebilir; işin bu boyutunu bir kenara koyalım... (Bu konudaki imtihanı kuluna yaradan yapacağından kulu yaradan adına yargılamanın şirk olmasını da kenara koyalım)
Madem ki bu dünya bir imtihan yeri, bu durumda "dinsiz" olduğu iddia edilen kişiyi öldürerek örneğin ileride tövbe edebilme imkanını da elinden alırsınız. Bu sınavı geçebilmek adına Allah'ın ona biçtiği ömrü elinden alarak ne elde edebilirsiniz?
Örneğin Necip Fazıl Kısakürek henüz sosyalist ve ateistken bir manyak onu "dinsizlere ölüm, tekbiiir!" diyerek öldürseydi, dinci kesim tek entelektüel beynini de elde edememiş olmayacak mıydı??
Ayrıca kulun sınava devam hakkını elinden almaktan daha büyük kul hakkı olabilir mi??
Ahirette Allah'ın yapacağı sınavı önceye çekmenin, O'nun adına karar vermenin, hüküm uygulamanın makul, mantıklı hiçbir açıklaması yoktur. Bu sadece din eliyle kitleleri yönlendiren din baronlarının ve ileri demokratların sahip olmaktan mutluluk duydukları, dini dezenforme eden bir silahtır...
Ulema sıfatıyla gezen ve kendilerine/sözlerine iman edilmesini bekleyen zatların önce ne kadar müslüman olduklarını iyi anlamak icap eder...