jim braddock ( russell crowe) başarılı bir boksördür. dolayısıyla kazancı da iyidir. fakat dünyayı sarsan 1929 ekonomik buhranı ile sefaletin kucağına sürüklenir. kendi yemeğinden kısıp çocuğuna yedirir, üç beş dolar kazanacağım diye aç acına maça çıkar, orasını burasını kırar, amelelik yapar.
eski şaşalı günlerinden eser yoktur. hatta o kadar kötü bir durumdadır ki boks arenasının bulunduğu salonda para dilenir antrenörlerden, oradaki maçları ayarlayanlardan.
zamanın en iyi boksörlerinden max baer ile yaptığı boks maçı hayatının seyrini değiştirir. ringte iki kişiyi öldürmüş bu adamı, ilerleyen yaşına rağmen yere serer.
oyunculuğu, senaryosu, görüntüsü iyi bir film. gerçek yaşamdan uyarlanmış. fakat bu uyarlamanın çok da doğruyu yansıttığı kanaatinde değilim. eminim ne max baer, rakibini durmadan karısı üzerinden kışkırtacak kadar şerefsizin önde gideni, ne de jim braddock, o kadar sefalet içinde siniri bozulup da çocuklarına, karısına en azından bir kere sesini yükseltmeyecek kadar peygamber sabrında, ve ne de onun karısı çocuğu hastalıktan kıvranırken ve kocası eve para getiremezken gülümseyebilecek kadar melek.
bir de filmde, senaristin yönetmenin falan, bir seyircinin dünyanın bir başka kıtasında kahkahadan kırılabileceğini düşünmedikleri bir sahne var. pazar günü seni kilisede göremedim johnrepliğinin 'seni kilisede çok özlüyoruz jim' diye dile getirilmişi var ki koptum.