''...seninle yaşamak isterdim
küçük bir kasabada,
asla sonu gelmeyen alacakaranlıkta
ve çanların hiç dinmeyen sesleri
ve küçük bir kasaba oteli---
ince tik takları
antik bir saatin,
zamanın minik damlaları gibi.
ve bazen, akşamları, tavan arasındaki bir odadan
bir flüt,
bir flüt sesi bir pencereden.
ve pencerelerde iri laleler.
ve sevmesen bile beni, umurumda olmazdı ki.
bir odanın ortasında, büyük bir çini soba,
ve her çinide bir resim:
bir kalp, bir kayık, bir gül.
ve tek pencereden göz görebildiğince,
kar, kar,kar,
uzanacaktın benim hoşlandığım halinle: tembelce
kayıtsızca, ilgisizce
bir ya da iki kez sertçe sürtünüşü
bir kibritin eczasına.
sigaran parlayacak ve ışıldayacak sonra
ve titreyerek, titreyerek ucunda
kısa gri bir kütle---kül
onu silkeleyemeyecek kadar tembel olacaksın---
ve sigara uçacak dosdoğru şömineye.''