Bir futbol karşılaşması olmasına rağmen, her derbide olduğu gibi yine futbolun konuşul(a)madığı maç olmuştur. Kimin, hangi dizilişle sahaya çıkıp, oyun içinde gerekli hamleleri yapıp yapmadığı şu saatten sonra önemli değildir ve Türkiye'de futbol, artık siyasi otoritenin elindedir. Açarsak:
1. Her şey, Türkiye futbol tarihinde görülmediği şekilde, maç için dört savcının görevlendirilmesiyle başladı. Peki ne oldu da, bir maç için dört savcı görevlendirildi? Suç işlendikten sonra kovuşturma aşamasıyla görevine başlayan savcı, bu sefer suç işlenmeden önce suç mahallindeki yerini almıştı. Suç işleneceğine dair bir istihbarat sonucu mu savcılar olimpiyat stadı'nda görevlendirilmişti? Eğer bir savcıyı, suç işlenmeden, bir istihbarat dolayısıyla suç mahallinde bulundurursanız, insanların komplo teorisi üretme konusunda haklılıkları doğar. Alınan istihbarat sonucu, suç önlenilecek ise görev savcının değil, kolluğundur.
2. 03.09.2013 tarihli Radikal Gazetesi'nde, çarşı grubuna muhalefet olarak, hükümet yanlısı bir taraftar grubunun peydah olduğu ve kendilerine 1435 Kartalları denildiğinden bahsediliyor. Yeni bir oluşum... Bu oluşum maç öncesinde, farklı bir grup oldukları ve gerçek taraftarın nasıl olabileceğini göstereceklerine dair tweetler atıyor ve kendilerinde olan biletlerin fotoğraflarını yayınlıyor.
3. Maç saati yaklaştığında, güvenlik kontrolünün yapılmadığı, giriş yapan kişilerin biletlerinin iade edilmediği haberleri ortalıkta dolaşıyor. Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan'ın yaptığı açıklamaya göre, bilet okuyucuları devreden çıkarılmış, 3 adet kapı kırılmış ve 8 adet dedektör devre dışı bırakılmış.
4. Maçın 80. dakikalarında görüyoruz ki, sahaya girilen tribünler karışmış... Beşiktaşlı taraftarlar birbirine girmiş. Çıkan tartışmanın oynanan maç ile alakalı olmadığı ve gruplar arasında bir tartışmanın yaşandığı açık.
5. 90. dakikaya geldiğimizde, saha içindeki oyun da geriliyor. Muslera, oyunu soğutmaya ve zaman geçirmeye yönelik hareketlerde bulunuyor. Topu sakatlandığı gerekçesiyle taca atıyor. Beşiktaşlı oyuncular, topu geri vermeyerek oyuna sokuyor ve Felipe Melo sert bir hareketle faul yapıyor ve anında kırmızı kartı görüyor. Bu sırada tartışmaların yaşandığı tribünlerden sahaya girenler oluyor.
6. Tekbir sesleri, her yer taksim her yer direniş seslerine karışıyor. Fırat Aydunus'un kötü yönetimine tepki göstermiş olan taraftarlar, provoke etmiş insanların gazına geliyor ve sahaya inmeye başlıyor. Burada provokenin Felipe Melo tarafından yapıldığı ve tribünleri tahrik ettiği tamamen yanlış bir kanı... Felipe Melo, formasını tribünlere kaldırmadan önce taraflar sahaya iniyor ve sahaya inen taraflar yüksek ihtimalle Felipe Melo'nun tahrik edici hareketlerini görmüyor.
7. Yine ilginçtir, Felipe Melo'nun tahrik ettiğini iddia ettikleri olaylar, çevik kuvvet ve özel güvenliğin kovalanmasıyla devam ediyor. Ancak ilginç olan, sahaya girildikten sonra, beşiktaş içindeki taraftar grupları arasındaki tartışmanın son bulmuş ve tepkinin polis üzerinde yoğunlaşmış olması...
8. Sahayı inen taraftarların Çarşı mensubu olmadığını söylemek doğru olmayacaktır. Ancak bu sahaya inme, 1453 Kartalları tarafından mı sağlanmıştır? Bir şey söylemek için erken. Ancak kanımca, 1453 Kartalları, çarşı grubunu sahanın içine çektikten sonra, amacına ulaşmış ve sahayı terk etmiştir.
Sonuç olarak, düşüncem olayların provoke edildiği ve çarşı grubunun oyuna getirildiği yönündedir. Bunun aksinin ispatlanması mümkün. Ancak, bedava elde edilen biletlerin, bozulan kapıların ve aniden peydah olan 1453 Kartalları adlı grubun açıklaması yapılmadıkça, bunun bir hükümet provokasyonu olmadığına beni inandıramayacaklardır.