emin çölaşan ın işine son verilmesi

entry117 galeri
    92.
  1. evet iktidarın her yerde parmağı vardır. ve evet, aslında bütün olan bitenlerin biraz biraz hükümetle ama çok çok sistemle ilişiği vardır. ama bu yeni olan bir şey değil ki kuzum? senelerdir çıkan bütün gazeteler iktidarın ve dahası bu düzenin gazeteleridir. satılıksa senelerdir satılıktır bu basın, bu medya, bu vesair... şimdi emin çölaşan işten atıldı diye, "akp'ye bak biee. adamlar demokrasi diyor nasıl baskıcılar görüyo musunuzzz?" diye mızmızlanmanın bir alemi yok. nitekim akp'nin emin çölaşan'la bu denli direkt olarak uğraşacağını hiç sanmam. bunun akp ile değil, doğrudan aydın doğan'la bir ilişkisi vardır. unutmayınız ki aydın doğan pek sağlam bir düzen adamıdır; düzer. akp ise bildiğin liberaldir. kimseye bir yazısından dolayı -hele böyle saçma bir yazısından dolayı- (ya da yazılarından dolayı) "işinden attıralım" oyunları yapmaz. zira zaten şu noktada pek de mutludur yüzde kırkyedisi ile birlikte. ancak akp seçildiğinde şeriat gelecek diye tir tir titreyenlerimiz, böyle şeyleri de hemen akp'ye bağlar. "bakın gördünüz mü, akp hiç demokrat değil?" iyi de kuzum, chp ne kadar demokrattı, dsp ne kadar demokrattı? kimin iktidarı zamanında gazeteler ve yazarlar özgürce her istediklerini yazdıklar? sorun şu ki; zaten o gazeteler ve o yazarlar gerçekten "her istediklerini" yazıyorlar. onlar bunu istiyorlar. bir şeye muhalif olurken diğer bir şeye sarılmayı, onu kışkırtmayı, okurların türlü duygularıyla oynamayı ve bunun adına dürüstlük demeyi, gerektiğinde "solcu" takılıp, gerektiğinde "ordu göreve" demeyi; yeri gelince halk çocuğu(!) olup, yeri gelince resmi ideolojinin köpeği olmayı... o yazarlar işten atılır, başka yerde yazmaya başlar, oradan da atılır, fikirleri değişir, faşitken solcu, solcuyken islamcı olabilir; bugün akp'ye taş atarken yarın akp'yi öpüyor olabilir; bütün bunlar, bu kokuşmuş basının elimize yüzümüze bulaşan pisliğidir. kimse tam anlamıyla dürüst değildir, kimse tam anlamıyla iktidardan bağımsız değildir, kimse hiçbir anlamıyla devlete karşı değildir! ve bu başından beridir hep böyledir. son zamanların telaşının sebebiyse sanırım iktidarın ve iktidardan gelen o büyük pastanın kimin midesine ineceğiyle ilgili huysuzluklarla beraber kışkırtılan çeşitli duygulardır. -şöyle güzzellce bir şeriat korkusu salınır kalbe. aman iyi iyi. mitingler falan, gazetelerde yazılar, televizyon programları... süper oldu. terör de katalım içine tam olsun. milliyetçi olsun bunlar biraz ki liberallere karşı diş bilesinler. ama adına da ulusalcılık diyelim ki faşizm gibi algılanmasın. orduyu da arkamıza aldık mııı... oh süper! aa! süper olmamış lan, yüzde 47 olmuş. o zaman şöyle yapıyoruz, bunlar çaktırmıyorlar ama bu geçiş aşaması, şeriat geliyor diyoruz.her ufak tefek tefek olayı da, gazetelerden işten atılmaları, otu boku her şeyşi de buna ve akp'nin baskıcı tutumuna bağlıyoruz. biz iktidar olsak herkes istediği gibi konuşacakmış gibi yapıyoruz. 301'i bizim savunduğumuz kısmını hiç açmıyoruz. hrant dink cinayetinin hedef göstericisi olduğumuzu söylemiyoruz. ordu yanlısı olduğumuzu belirtiyoruz ama faşist olduğumuzu pek çaktırmıyoruz. okey mi? hadi bak emin çölaşan da hürriyetten atılmış. yapıştıralım hemen akp'nin baskıcı tutumunun sonucu olarak. hiç demokrat değiller diyelim. cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi. bulandıralım az daha suyu. o yüzde 47 de zaten satılık oylar diyelim. ne paralar döndü diyelim. öyle şeylere biz hiç bulaşmamışız gibi yapalım. tamam mı? o pasta bizimdi, bizim kalacak! hadi bakalım, geliyooor geliiyoorr şeriatt geliyoor---

    ben de bekliyorum bekliyorum, niyeyse şeriat hiç gelmiyor. yalan geliyor, kan kokusu geliyor, faşizm geliyor, umut ticareti geliyor... ama şeriat vallahi gelmiyor!

    emin çölaşan'a gelince; kendisi "solcu ve dürüst" değil, faşist ve yalan doludur. ordu sevicidir. son yazısı da zaten kanımca acizliğinin kanıtıdır. bahsi geçen dergiler kimsenin temsilcisi falan değildir çünkü. türkiyenin yüzde 47si falan da onları okumaz, yüzde 0,5'i bile onları okumaz. böyle şeylerle birilerini eleştirmek ancak malzeme kalmamasının ya da kal gelmesinin sonucudur. yazıktır. ayrıca o dergiler sürekli kapanır kapanır başka isimlerle tekrar açılır. kimse merak etmesin "devlet görevini yapıyor"dur o dergiler ve niceleri hakkında. yazı işleri müdürleri tutuklanır, para cezası verilir, sorumlular bu yüzden sürekli değişir falan filan. ayrıca aynı muameleyi sadece islamcı değil sosyalist ve anarşist ve diğer dergiler de görür. ha o zaman niye basılıyor denilirse, bu dergiler basıldıktan sonra devlet kontrolünden geçerler. ve bastıkları şeylere göre ceza yahut uyarı alırlar. ha, bu bahsi geçen dergi çok komikmiş gerçekten, küfürler falan... o ayrı. ama bu da zaten ciddiye alınma şansını azaltmaz mı? emin çölaşan sanırım kçük bir oyun oynayıp, bu dergiyi akp'nin sesi gibi falan göstermeye çalışmış ama tabi ki yemezler. ve bence bunu kendi de biliyordu zaten. cumhuriyet mitinglerini bile yemediler, bunu mu yiyecekler "cumhuriyet aşkına"?
    3 ...