hiç arkana bakmadan, neyle karşılaşacağını bilmeden fakat sadece yürümen gerektiğinin bilinciyle yürümek.. duayla yürümek. içten gelen bir ilahi sesle birlikte. korkarak ve umarak, beklemeden, sağa sola bakmadan.. bir çiçek bahçesi sandığın yerin aslında bir çamur deryası olduğunun farkına vardığın gün başladı bu yürüyüş.
sonbahar yapraklarının üzerine basarak, ses çıkarmadan parmak uçlarında yürümek. önüne çıkabilecek her şeye karşı temkinli olarak yürümek fakat savunmasız.. tek silahının cesaretinin olduğunu bilerek, kocaman bir yürekle.. "rabbin sana ne darıldı, ne de seni bıraktı" ayetinin feyziyle..
bir amacın olduğunda, varman gereken bir yer olduğunda.. düşünmeden kararlı bir şekilde yürümek. geçmişten aldığın dersle birlikte sadece güzel günleri umarak yorgun bir şekilde yürümek. adım atmaya takÂtin kalmamış olsa dahi, hiç belli etmeden yürümek. göz yaşlarını saklayarak, yükten düşmüş omuzlarını dik tutmaya çalışarak yürümek.. yıllardır bir durakta bekleyip orada boşa beklediğinin farkında olarak yürümek.
kocaman bir yürek istediği besbelli bu eylemin. her kişinin harcı olmayan eylem. sadece cesur insanların işi, gözlerin bağlı, önünde ne olduğunu bilmeden.. hissederek, dua ederek, ağlayarak ama yılmadan...
ayaklarındaki toza ve çamura aldırmadan, durmaman gerektiğini bilerek..
"demek ki, zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var! zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var! " *