georg wilhelm friedrich hegel'in prusya'*nın napolyon tarafından işgali sırasında yazdığı ve 1807 yılında prusya ordusunun fransa tarafından imha edildiği savaşın önceki gecesinde tamamlayarak neşrettiği eseridir. hegel bu eserinde mutlak ruhun, yabancılaşarak özbilincine varma halini anlatır. bu olay, mutlak ruhun bir nesne haline gelmesidir. bu nesne dünyaya tekabül eder, maddileşen bu dünya, bir topluma tekabül eder. toplum ise hegel'de bir ruh olarak kavranır. bu ruh özne olarak birçok ruhtan oluşur. bu ruhlar da, günlük dilde insanlara tekabül eder. mutlak ruhun kendisini gerçekleştirmesi, insan tarafından durdurulmuş olan ve değişen yönlerini vurgulamaktadır. işte bu ruh, zamanın ruhu (zeitgeist) ileriye doğru gittikçe mükemmel, geriye doğru gidildikçe, daha az kemali ifade eder. buradaki süreç, mutlak bir süreçtir. mutlak ruhun ise kendisine yabancılaşması bir bakıma hıristiyanlığın isa tasavvurudur (tanrının insan olarak dünyaya gelmesi). mutlak ruhun kendisine yabancılaşması, hegel'in tarih felsefesinin en önemli özelliği olan tanrı merkezli (teosentrik) anlayışını da ortaya koyar. hegel için mutlak ruhun kendine yabancılaşarak dünyaya gelmesinin en üst basmağı devlettir. bu devlet de alman ulus devletinden başka bir şey değildir. dolayısıyla hegel'in bu düşüncesi, almanya'ı fransız işgalinden kurtarmak ve alman birliğini kurmaya matuf bir düşüncedir. ***