Kazım Baran Yılmaz yani nam-ı değer KBY. Her yeni şiir, yeni bir sınır.
Şair, Denemeci, Öykücü, Fikir Adamı. Ayrıca şuan bir yayıncı kuruluşta yayın yönetmenliği yapmaktadır.
Kim ne söylerse söylesin KBY bence 21.yy'ın en iyi yazarı, ilerleyen yıllarda adını sıkça duyacağımızı biliyorum ve iddia ediyorum edebiyat kitaplarında adını geçirebilecek seviyede yazılar yazıyor.
15 kasım 2013 tarihinde ''karafil'' adlı bir dergi çıkartıyorlar. Dergi 45 günde bir çıkacaktır. Büyük ses getireceğini düşünmekle birlikte edebiyat dergilerine zor anlar yaşatacaklardır diye tahmin etmekteyim.
*** Suitselda I
Ama susulmalıymış elbette
konuşuldukça çoğalıyorsa bir vaka
aynası kendisinden güzel
ve kendisiyle müttefik sade birkaç oda
büyülüyor işte yiten bir çok şey
genişliyor iç
dış yayılıyor
tutup kendini koysan bir başkası gibi
bir başkasının yerine
tutup resmini yapıştırır gibi
istediğin gibi çizilmeyen tüm tablolara
kendini daha erişmiş sayman adına
ama ben
kıt akıllardan geçtim ışık hızında
geçtim kıskanarak ağzımı kurşunlamasından
bir şey gösterdim çocuklara hepsi ona büyüdü
ahlakı olanlara göre bin kere sahi
baliğ olanlara rüya
suitselda
yaşanım sivri topuğu
vitrin camı
ipinden bağımsız uçurtma
değişmek ki şu sendeki boğaz boşluğu
elementte asılsız bir hal
kimyada usül bozukluğu
yaşın kadar yaşadın buna dünya kırk küsür kere şahit
dibe değin geriledin kırk kusurun hepsi sende sabit
başlattın kendince
kırık arzunu biraz daha onarmak için
gölgede yüzen bir yarasanın
konağa eğrilen boyun hareketinde
yen içinde çatışma
koştun atletin ter kiri
boyununda yuvalanan şerden bir tasma
tekliğin merkez noktasına
ki ben
sıyrılmış bir eti örterek
gövdemin muhtelif kopan parçalarıyla
kan sağladım yaralılara bileklerimi ittihat kesti
yaşamdan can atanlara
yaşama can atanlara
ah unuttum sanma
bu kimin gözüyleyse
bir varlık farkıyla
varlık
azınlık yanların teminatı
durmakla
düşünmekle
yoklukla
ah...
Benim en az senede bir kez tarif edilir yüzüm
senede bir kez kırılır bakışlarım bakırlığından
tutar duvarımı yerden tavana
kin midir, kireç midir, kimdir bilmem
koşuyorsunuz da bahar görmüş çiçekler gibi ellerimde
dinlenmiş bir sesin önceki yorgun halinde
herbiriniz çağrılısınız adınızla değil erkekliğinizle
icap etmişsiniz üstelik bu yosma şenliğe
her biriniz ayaklanmışsınız sırt üstü değil kadınlığınızla
iradeniz kum olmuş
insanlığınızın denizinde
benim en az senede bir kez sayılır yaşım
senede bir kez koyulaşır gölgem yıllandığından
burasında irtifa kaybedilir
burası en can alıcı yeri
burasına not düşülür
bir yanlışın bir doğruyla teyidi
bilim midir, ilim midir, lisan mı bilmem.
*** Yaşamak Yalanla Samimiyettir
Zehra anneye...
Ben ölüme yakınlığımla bilinirim
gül sırtında konuşulan kırmızılar görülür
bununla biraz aydın olan seçkinliğim
öğütle, sıvazla müşterek
ve akıl tarlamda inceldikçe çoğalan parmaklar
şevkatle, süratle gelerek
içimde oyuk gibi kalmış
çocukluğuma erişir
kırılır yakın bir gelecek
o hiç doğrulanmayan
izi temasıyla sabit gibi şahsına münhasır
bir elem
bir sevinç geçişiyle
özüne direnen dizgin
kendisidir duran at sırtında koşan
akla miras kalan
renksiz bir gece yarısı uyanmasıdır
veya iştahsız bir gündüz uyuması
ben ölümle ahbaplığımla bilinirim
yaşamak yalanla samimiyettir
birbirinin türevi günler sonra
eteği gibi dağı da işgal eden arzu
yarılanmış yüz atlasımda
yeri bulunamayacak kadar gize gebe
hiç solmayacak kadar vazife bilincinde
bir makam tahsis eder
ki bu merci
doğmaktan veya doğurulmaktan
biraz daha öte.