orhan pamuk

entry934 galeri video5
    721.
  1. edebi üslubunu bazı insanlar beğenir okur bazıları beğenmez ve okumaz bu bir tercih meselesidir.

    başarı ise sanat söz konusu olduğunda asla bir ölçüt değildir pek çok büyük dehalar yaşadıkları çağda başarısız olmuşlardır çünkü başarıda özellikle günümüzde en önemli unsur pazarlamadır yani sanata tüccar zihniyetiyle yaklaşmaktır oysa bir sanatçı tüccar değildir yani "başarı" asla bir ölçüt olamaz.

    günümüzde nobel ödülünün ise ne kadar siyasallaştığını bugün çocuklar bile bilir. obama'nın nobel barış ödülü aldığı bir çağda edebiyat dalında aynı nobelden almak pek çok yazar için övünç değil bir utanç kaynağı olabilir ancak.

    haddini aşarak kendisini nazım'la kıyaslamıştır oysa nazım kendisinin tam aksine ermeni soykırımı'nı türklerin değil kürtlerin yaptığını, bunun lekesinin de türk halkının alnına sürüldüğünü ve bu lekeyi sürenleri de asla affetmeyeceğini söyler; malum kürtler de nazım'ı hiç sevmezler bu yüzden.

    bütün olan bitenin bence en acı kısmı ise salt nobel ödülünden dolayı dünyanın türk edebiyatında bu adamı bir referans olarak almasıdır bu da aslında günümüz türk edebiyatının içler acısı halini yansıtmaktadır.

    (bkz: koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi derler)

    2002 yılında Nobel edebiyat ödülüne layık görülen Macar yazar imre Kertész, bir Alman dergisine verdiği mülakattan bir bölüm şağıdadır ve yazar dürüstçe nobel'in ne olduğunu çok iyi açıklıyor :

    --spoiler--
    'Anonim şirket'
    "Ben" diyor, "ne yazık ki "bu ödülün ardından anonim şirket haline geldim. Bir marka oldum. Kertész markası". Konuşmalar, mülakatlar, dinleyicilerimle buluşmalar, çekilen nutuklar, bunlar edebiyat değil, aktör faaliyetleriydi. Sanki imre Kertész'i canlandıran ve bunu da iyi beceremeyen biri olarak hissettim kendimi.
    Soykırım konusunun da başlı başına bir alan haline geldiğinden yakınan yazar, Nobel edebiyat ödülüyle ilgili eleştiriler de bulunuyor:
    "Bu ödülü bana vermelerinin nedeni "tanıklık edebiyatını" desteklemekti. Ödül öncesi de beni Stockholm'e çağırdılar. Oturup kalkmasını, kibar yemek yemesini biliyor muyum, onu kontrol ettiler. Ama buna karşı ne yapabilirsin?"
    Ama tüm bunlara rağmen, şunu diyebilirim ki, benim harika bir hayatım oldu. Auschwitz kampına da kapatıldım, en yüksek Alman ödülüne de layık görüldüm. Lakin, şunun da bilinmesini isterim, artık yetti. Galiba artık yazı yazmak da istemiyorum".
    --spoiler--
    0 ...