ahmet atakan

entry368 galeri video12
    302.
  1. on iki yaşında on üç kurşunla öldürülen uğur kaymaz isimli günahsız çocuk için, gözleri de ismi gibi ahuya benzeyen, lakin küçücük yaşta paramparça bir ölüme mahkum edilen masum ceylan için kıllarını kıpırdatmayanların... bir ağız dolusu küfürden başka bir iz bırakmayan kişiler için ağıtlar yakması, yiğitlik destanları yazması ne kadar garip değil mi?

    insan sormadan edemiyor kendine; yahu arkadaş, hükümeti karşına almışsın, gözünü karartmışsın. meydana inmişsin. eline biri geçecek olsa, o kininle boğup öldüreceksin. allah ına kitabına küfrettiğine göre, eline geçse derisini bile yüzebileceksin. buna rağmen vurulmadın. buna rağmen yaşından daha fazla sayıda mermiler saplanmadı vücuduna... ya da sarfettiğin küfürler miktarınca parçalara bölünmedin. annen, seni bu hale getirenleri bilemeden, ölümünün sebebini bir türlü anlayamadan, vücudunun parçalarını eteklerine toplamak zorunda da kalmadı. ya da annen, dayanılmaz bir merak ve kahırla, yıllar yılı evladının ölüsünü bekleyen, hatta evladının kemiklerini bekleyen cumartesi annelerinden de olmadı.

    çıktın sokağa...
    küfrettin...
    allah kitap düz gittin...
    gencecik insanların şehadetine, bok çuvalı yakıştırması yaptın.
    ve bir damın üstünden aşağıya düştün.

    tüm bunlar senin tercihindi...
    yaşadığın şeyler, senin hikayendi...
    sorgu sual benim işim ve haddim değil.
    kabe'nin rabbi vardır!

    zaten mesele bu değil...

    mesele, ölü sevicilerin feveranı...
    mesele, makyavelist ruhluların giydiği eğreti matem elbisesi...
    mesele, toplumsal hafızanın kaypak sığlığı...

    ama şu da var ki;
    bu söylenenleri, bu yakılan ağıtları, dillendirilen destanları hayatla sınayanlar, kralın çıplak olduğunu fark ediyorlar. ve haklı çıkmak için çırpınan beyaz sıfatlılar, paradoksal bir şekilde tiksinti oluşturuyorlar.

    son söz:

    hatırımızda... herşey, ama herşey...

    ulan unutursak gönlümüz kurusun!

    bu da böyle biline!
    0 ...