john fante'nin en güzel romanı olmasa da, bukowski'nin övgüleri sebebiyle en ünlü eseri olmuştur maalesef. maalesef diyorum; çünkü john fante gibi bir yazarın bukowski gibi biri yüzünden ünlü olması berbat bir şey. esere dönecek olursak, her zamanki gibi harika ve john fanteye özgü o üslupla yazılmış. insanı hem duygulandıran hem de kahkaha attıran arturo bandini isimli şahsiyetin yazar olma hayallerini konu alıyor. italyan asıllı ailesinin yanından ayrılıp california'ya, büyük bir yazar olmaya-ki kendisi zaten büyük bir yazardır yine kendisine göre- gelen bandini ''camilla'' isimli meksikalı bir garson kıza da aşık olur bu arada.
ancak maalesef bu garson kız ''sammy'' adında bir oğlana aşıktır. sammy ise camilla'yı sevmiyordur. kızın aşkı aynı bandininin ona duyduğu aşk gibi platoniktir. camilla bir gün elinde kağıtlarla bandinin yanına gelip, sammy'nin verem olduğunu ve edebiyata merakı olduğunu, bandininin yazılarından çok hoşlandığını söyler. ayrıca sammy'nin yazılarına bir göz atıp ona bir mektupla tavsiye vermesini ister. bandini çocuktan nefret etmesine karşın, o'nun yazılarını aşağılayıp intikam almak düşüncesiyle bu teklifi kabul eder.
ve işte her okuduğumda beni güldüren şu mektubu yazar:
küçük orospu bu gece buradaydı; biliyorsun sammy, şu harikulade vücutlu, beyinsiz meksikalı. kendisi bana senin yazdığını iddia ettiği bazı metinleri getirdi. ayrıca azrailin yakında seni alacağını da ilave etti. olağan koşullarda bunu trajik bir durum olarak nitelerdim. ancak metinlerinin içeriğini okuduktan sonra kendimde bütün dünya adına konuşma hakkını buluyor ve aramızdan ayrılacak olmanın herkes için hayırlı olacağını söylüyorum. yazamıyorsun, sammy. ölümünden sonra derin bir nefes alacak olan dünyayı terketmeden önce aptal ruhunu toparlamanı şiddetle öğütlerim. bütün samimiyetimle aramızdan ayrılacak olmandan derin bir üzüntü duyduğumu söylemek isterdim. ayrıca bu dünyada geçirdiğin günlerin bir anısı olarak gelecek nesillere benim bırakacağım gibi bir şeyler bırakmanı da isterdim. ancak bunun olanaksızlığı bariz olduğundan son günlerini nefret duygusundan arınmış olarak geçirmeni öğütlerim. kaderin kötüymüş, sammy. bütün dünya gibi yakında göçecek olmaktan ve bırakacağın mürekkep lekesine geniş bir perspektiften bakılmayacağını bilmekten mutluluk duymalısın. yazdığın edebi gübre yığınını yakmanı ve bundan böyle mürekkepten ve kalemden uzak durmanı öğütlerken bütün aklı başında ve medeni insanlar adına konuştuğumu bilmeni isterim. şayet daktilon varsa ondan da uzak dur. fakat her şeye rağmen yazma isteğini kovalamakta kararlıysan bana metinlerini yollamaya lütfen devam et. seni en azından eğlendirici buluyorum. bilerek değil elbette.
--spoiler--
tam postalayacakken vicdanı devreye girer ve vazgeçer. bunun yerine güzel bir mektup atarak nerelerde hatası olduğunu söyler.