saçmalamada sınır tanımamak

entry223 galeri
    55.
  1. her ne kadar ben de bir mühendis adayı olsam da mühendis ve doktorlara kılım. "ne doktorlar, mühendisler istedi kızımızı" deyip durdular yıllarca. ulan sırf size inat kız mız istemeyeceğim. hatta doktor ve mühendisler gelsin istesinler, vermem kız falan. gençler anlaşsa da bana söz düşer efendim. yeter! doluyum size karşı.

    "benim oğlum büyüyüp kocaman adam olacak, doktor olacak, mühendis olacak." bok olacak. işte çocuğa yanlış meslek seçimi yönlendirmesi. hayır efendim benim çocuğum tiyatro oyuncusu olacak, efendime söyleyeyim karikatürist olacak, gitarist olacak; sanatçı olacak. kızım olursa da sanatçı kızımı vermeyeceğim doktorlara mühendislere. işte o zaman belki de söz gerçek olacak. doktorlar mühendisler kızımı isteyip babayı alacak. yaşasın kötülük.

    kızımı ne iktisatçılar, brokerlar istedi de vermedim. ne tuhaf lan!

    lost bağımlısı insan farkında olmadan lost'u koruma güdüsüne sahip olan insan oluyor. "o nasıl dizi abi, kurtulamadılar kodumun adasından" diyen insan anında dayak merkezi haline geliyor. kütükleri, odunları kendine çekiyor. ne bu bağımlılık?

    balkon altında yapılan bir çıkma teklifinin üzerine başımdan aşağı kaynar sular döküldü. serenadı abartmışım; üst kattan kafama su döktüler. bir de reddedilince su ısındı, kaynar su oldu.

    home freak home... ucube evi gibi bizim ev. darmadağın; hippi tadında.

    küfür etmek istemekle istememek arasında kalınan bir an vardır. beynin çeneni kontrol edemez; kaslar seni kasar. dişlerini sıkarak konuşursun o anlarda. bunu "ağzına zıçarım" yerine "ırzına zıçarım" şeklinde söyleyip yaşatan bir arkadaşım vardı. dişler sıkılınca ağız, ırz oluyor.

    taklidin taklidininin taklidini yapan insanlara sinir olurum. tavşanın suyunun suyu gibi. cover'ın cover'ı gibi. tıpkı güldür bakalım isimli programda olduğu gibi.

    ev arkadaşlarımın arkadaşları bize ilk kez oturmaya gelmişlerdi. söylemesi ayıp garip kızlardı. ilk defa tanışıyordum hepsiyle. bir tanesiyle tanışmam çok garipti; yani bu kadar da güldüğümü bilmem biriyle tanışırken. elimi uzatıyorum, "merhaba ben... " diyorum. o da kendini tanıtıyor, el sıkışıyoruz ve kız sağ elinin baş parmağıyla "her şey yolunda" işareti yapıyor. ulan ne bu be? bu kadar mutlu mu oldun beni tanıyınca?

    merhaba ben ali; merhaba ben de veli... her şey yolundaa! oheyyy! eğleniyor muyuz haa!

    siz istediniz bunu.
    2 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük