ekonomonin sıçtığının, dış politikanın sıçtığının, iç politikanın sıçtığının, kısacası sıçtığımızın göstergesidir.
ne zaman ki hükümetler, açıklayacak bir yalan bulamazlar,
o zaman kendileri tetikler iç savaşları.
ne zaman ki, köşeye sıkışır hükümetler,
üstü kapanmış yara kabuklarını bir bir kaldırmaya başlarlar.
başlarlar ki
haber çıksın gazetelere.
herkes uyusun, saman altından dereler akıtılsın.
dereler kuruduğu vakit, süreçler açılımlar yapıp, ''ama biz nasıl da güzelli hükümetiz, sorunları çözdük'' desinler.
böyledir bu.
mezhep çatışmasını tetikleyen tsk'nın içinde aleviler mi var yoğğğsaaammmm gerzeklikleri,
toplum içinde yine ''göt kılıyık'' diyen göt'e dahi layık olmayan zeka özürlüleri
ellerinde sopalarla harekete geçirir.
sonra darbecilere karşıyız diyenler, bir anda polis darbesi ile, yine ''biz çözdük biiiiiizz'' derler.
suriye falan yalan oldu tabi.
kimin eli kıçımızda belli değil.
bir orman türküsü sarılır dillere,
sonra mezhep ayrılığı
bir bakarsın olimpiyat.
türkiyenin balık hafızası işte.
ne oldu pkk'nın çekilme süreci?
olimpiyatı kaybettik gezi parkı yüzünden...
kazansaydık?
yaşasın tayyib erdoğan...
yurt dışında gazetelerin neden kaybettiğimizi yazdığını okudun mu?
okumak yok yola devam.
neyse, uzatmayalım,
tekrardan küllerinden doğmuş bir çatışmadır.
aleviler camiye gitsin söylemleriyle başlayan.
tıpkı 10'dan sonra içemezsin evine git iç denmesine kızan insanlar gibi...
ya da 3 çocuk yap, hadi yatağına denince''nooluyor lan_?'' diyenler gibi....
öyle işte.
durmak yok, çatıştırmaya devam.